EUPHRAT
Yönetici
- Katılım
- 3 Ocak 2017
- Mesajlar
- 1,197
- Tepkime puanı
- 2,691
- Puanları
- 113
Tarım Devrimi ile birlikte icat edilen tarım araç ve gereçleri, ekimde kullanılan hayvanlar toplumlar için çok önemliydi. Hatta tarım araçlarına veya hayvanlara zarar verenlere ağır cezaların verildiği bir dönemdi. İnsanlar varlıklarını bunlarla karşılandığı için hayati derecede önemliydi. Tarım Devrim’iyle birlikte yerleşik hayata geçen toplumlar, şehir kavramını da beraberinde getirmişti. Şehirlerde artan nüfus yeni bir evreye geçmek için gerekli iş gücünü oluşturmuştu.
En nihayetinde hepimizin bildiği gibi 1698 yılında buhar makinesinin icadı ile birlikte dünya yeni bir aşamaya geçmişti. Artık Sanayi Devrimi başlamıştı. Sırasıyla 18. yüzyılda başlayıp 19. yüzyılın ortalarına kadar süren bu endüstrileşme sürecine, demir ve kömürün asıl enerji kaynağı ve hammaddeyi oluşturduğu makineleşme dönemi, 1870'lerden sonra kömür ile demirin yanında çelik, elektrik, petrol ve kimyasal maddeler de üretim sürecine sokulunca endüstrileşme bugün etrafımızda görülen biçimini almış oldu. Bu dönemin son ve belki de en önemli aşması da, aşağı yukarı 2013 yılına kadar süren bilgisayarın keşfedilmesi ve geliştirilmesi bir de ileri teknolojik gelişmelerin ortaya çıkması.
Günümüzde Sanayi Devrimi’nin dönüştürdüğü toplumlar, tıpkı Tarım Devrimi’nin son dönemi gibi belli bir doyuma ulaştı. İnsanlık yeni bir devrimin eşiğinde. Bilgi Devrimi. Tarih boyunca toplumlar birbirine hükmetmek için kaba kuvveti, fiziki gücü kullandı. Son 100 yıldır, silah teknolojisine dayalı bir güç gösterisi oluştu. Ancak önümüzdeki yıllarda artık tek ve yegane güç göstergesi zeka olacak. Satranç oyunu gibi. Devletler ve toplumlar birbirine hükmetmek için doğru hamleleri atmaya çalışacak.
Sanayi Devrimi’nin oyun kurucuları aynı şekilde Bilgi Devrimi’ne de sahip olmak istiyor.
Bu Bilgi Devrimi’nin de nihayetinde ereceği bir nokta var. Tekillik dönemi. Son dönemde gündemde olan yapay zeka teknolojisinin de bir üst leveli olacak olan Tekillik (Singularity), yani her şeyin ve herkesin tek bir süper zeka tarından kontrol edilmesi fikri. Bununun için harıl harıl çalışan şirketler ve devler arasında son dönemde çeşitli restleşmeler oluyor.
Bu restleşmelerin temel kaynağı veri toplama yüzünden. Haberlerden sürekli görüyorsunuz, ABD Çin arasında ticaret savaşı şöyle oldu, böyle oldu. Kavganın sıl sebebi bilgiye kimin sahip olacağı. Nitekim ABD yönetimi ve bazı Slikon Vadisi firmasının Çin firması Huawei’ye yaptırım uygulaması bu nedenin gün yüzüne çıkmayan tarafı.
Çünkü Huawei, bilgi toplamak için dünyaya ciddi yatırımlar yapıyor. Bu yatırımların en önemlisi de 5G teknolojisini başlatmış olması. 5G teknolojisi sayesinde Huawei, hem hız hem de depolama olarak daha fazla bilgiyi sahip olacak. Bu savaşta bu hamle, tekillik dönemine doğru Çin’in transatlantik ülkelerine fark atmasını sağlayacak.
En nihayetinde dev şirketler aracılığıyla toplanan veriler, yapay bir zekaya yüklendiği anda makine zekasının insan zekasını aşacağı bir dünya hedefleniyor. Süper zeka sayesinde herkesin ve her şeyin tek bir noktadan yönetilmesi. Bu o kadar tehlikeli ve büyük bir güç olacak ki, eğer insani ve adalet merkezli bir konumda geliştirilmezse insanlık için çok kötü sonuçlar doğuracağı aşikar.
Öte yandan devletler üstü birileri tarafından başlatılan dijital para sistemi ve Blockchain teknolojisi, her şeyin tek elden yönetileceği dönemin alt yapılarını oluşturuyor. Bu tekillik dönemi elbette sadece teknoloji ile sınırlı değil. Sinema sektörüne baktığımız zaman Netflix’in ortaya çıkması bu planın bir parçası. Önümüzdeki yıllarda göreceğiz ki, bu ve buna benzer birkaç platformla sinema sektörü tek noktadan yönetilecek. Nitekim Netflix’in her ülkede kendi dilinde film, dizi yapması ve yerli yönetmen ve senaristleri parayı basarak bünyesine katması tesadüf değil.
Peki, ülke olarak ne yapmamız lazım. Günlük politikaları, kavgaları bir kenara bırakıp, geleceğin dünyasına hazırlık yapmamız gerekiyor. Gerçekçi stratejilerle özellikle AR-GE’ye yatırımı artırmamız son derece hayati. Gerçekçi stratejiler derken, fosil yakıtla çalışan yerli otomobil örneğini vermek gerekirse, gelecekte yeri olmayacak bu tarz projelere vakit, nakit ve enerjimizi harcamamalıyız. İnsana yatırım, üretime yatırım, bilime yatırımı ülkenin birinci stratejisi olmalı. Gelecekte söz sahibi olmak istiyorsak bilgiye yatırım yapmalıyız. Yoksa yarın çok geç olabilir. Sanayi devriyle birlikte yıllarca teknolojiyi, bilimi, silahı, nasıl dışarıdan almaya mahkum olduysak, aklımızı başımıza almayıp harekete geçmezsek, yarın da aynı şekilde dışarıya bu sefer daha kötü koşullarda mahkum olacağız ve treni kaçırırsak, başkalarının trenine, başkalarının geçerli kurallarıyla binmek zorunda kalacağız.
Bilgiye hükmeden insanlığa hükmedecek. Hedefleri tekillik. Her şeyi ve herkesi tek bir süper zeka ile yönetmek.
KAYNAK
En nihayetinde hepimizin bildiği gibi 1698 yılında buhar makinesinin icadı ile birlikte dünya yeni bir aşamaya geçmişti. Artık Sanayi Devrimi başlamıştı. Sırasıyla 18. yüzyılda başlayıp 19. yüzyılın ortalarına kadar süren bu endüstrileşme sürecine, demir ve kömürün asıl enerji kaynağı ve hammaddeyi oluşturduğu makineleşme dönemi, 1870'lerden sonra kömür ile demirin yanında çelik, elektrik, petrol ve kimyasal maddeler de üretim sürecine sokulunca endüstrileşme bugün etrafımızda görülen biçimini almış oldu. Bu dönemin son ve belki de en önemli aşması da, aşağı yukarı 2013 yılına kadar süren bilgisayarın keşfedilmesi ve geliştirilmesi bir de ileri teknolojik gelişmelerin ortaya çıkması.
Günümüzde Sanayi Devrimi’nin dönüştürdüğü toplumlar, tıpkı Tarım Devrimi’nin son dönemi gibi belli bir doyuma ulaştı. İnsanlık yeni bir devrimin eşiğinde. Bilgi Devrimi. Tarih boyunca toplumlar birbirine hükmetmek için kaba kuvveti, fiziki gücü kullandı. Son 100 yıldır, silah teknolojisine dayalı bir güç gösterisi oluştu. Ancak önümüzdeki yıllarda artık tek ve yegane güç göstergesi zeka olacak. Satranç oyunu gibi. Devletler ve toplumlar birbirine hükmetmek için doğru hamleleri atmaya çalışacak.
Sanayi Devrimi’nin oyun kurucuları aynı şekilde Bilgi Devrimi’ne de sahip olmak istiyor.
Bu Bilgi Devrimi’nin de nihayetinde ereceği bir nokta var. Tekillik dönemi. Son dönemde gündemde olan yapay zeka teknolojisinin de bir üst leveli olacak olan Tekillik (Singularity), yani her şeyin ve herkesin tek bir süper zeka tarından kontrol edilmesi fikri. Bununun için harıl harıl çalışan şirketler ve devler arasında son dönemde çeşitli restleşmeler oluyor.
Bu restleşmelerin temel kaynağı veri toplama yüzünden. Haberlerden sürekli görüyorsunuz, ABD Çin arasında ticaret savaşı şöyle oldu, böyle oldu. Kavganın sıl sebebi bilgiye kimin sahip olacağı. Nitekim ABD yönetimi ve bazı Slikon Vadisi firmasının Çin firması Huawei’ye yaptırım uygulaması bu nedenin gün yüzüne çıkmayan tarafı.
Çünkü Huawei, bilgi toplamak için dünyaya ciddi yatırımlar yapıyor. Bu yatırımların en önemlisi de 5G teknolojisini başlatmış olması. 5G teknolojisi sayesinde Huawei, hem hız hem de depolama olarak daha fazla bilgiyi sahip olacak. Bu savaşta bu hamle, tekillik dönemine doğru Çin’in transatlantik ülkelerine fark atmasını sağlayacak.
En nihayetinde dev şirketler aracılığıyla toplanan veriler, yapay bir zekaya yüklendiği anda makine zekasının insan zekasını aşacağı bir dünya hedefleniyor. Süper zeka sayesinde herkesin ve her şeyin tek bir noktadan yönetilmesi. Bu o kadar tehlikeli ve büyük bir güç olacak ki, eğer insani ve adalet merkezli bir konumda geliştirilmezse insanlık için çok kötü sonuçlar doğuracağı aşikar.
Öte yandan devletler üstü birileri tarafından başlatılan dijital para sistemi ve Blockchain teknolojisi, her şeyin tek elden yönetileceği dönemin alt yapılarını oluşturuyor. Bu tekillik dönemi elbette sadece teknoloji ile sınırlı değil. Sinema sektörüne baktığımız zaman Netflix’in ortaya çıkması bu planın bir parçası. Önümüzdeki yıllarda göreceğiz ki, bu ve buna benzer birkaç platformla sinema sektörü tek noktadan yönetilecek. Nitekim Netflix’in her ülkede kendi dilinde film, dizi yapması ve yerli yönetmen ve senaristleri parayı basarak bünyesine katması tesadüf değil.
Peki, ülke olarak ne yapmamız lazım. Günlük politikaları, kavgaları bir kenara bırakıp, geleceğin dünyasına hazırlık yapmamız gerekiyor. Gerçekçi stratejilerle özellikle AR-GE’ye yatırımı artırmamız son derece hayati. Gerçekçi stratejiler derken, fosil yakıtla çalışan yerli otomobil örneğini vermek gerekirse, gelecekte yeri olmayacak bu tarz projelere vakit, nakit ve enerjimizi harcamamalıyız. İnsana yatırım, üretime yatırım, bilime yatırımı ülkenin birinci stratejisi olmalı. Gelecekte söz sahibi olmak istiyorsak bilgiye yatırım yapmalıyız. Yoksa yarın çok geç olabilir. Sanayi devriyle birlikte yıllarca teknolojiyi, bilimi, silahı, nasıl dışarıdan almaya mahkum olduysak, aklımızı başımıza almayıp harekete geçmezsek, yarın da aynı şekilde dışarıya bu sefer daha kötü koşullarda mahkum olacağız ve treni kaçırırsak, başkalarının trenine, başkalarının geçerli kurallarıyla binmek zorunda kalacağız.
Bilgiye hükmeden insanlığa hükmedecek. Hedefleri tekillik. Her şeyi ve herkesi tek bir süper zeka ile yönetmek.
KAYNAK