Yunanca "biblion = kitap" ve "graphein = yazmak, tarif etmek" kelimelerinden gelen bibliyografya terimi şu anlamlara gelmektedir:
1) Belli bir konuyla ya da dönemle ilgili eserlerin tümünü kapsayan ya da en iyilerini seçerek sıralayan, o eserlerin yazarlarını, yayın tarihlerini, hangi kitaplıklarda bulunduklarını, türlerini de belirten kılavuz. Eş. :Kaynakça.
2) Araştırma ve incelemeye dayanan bilimsel eserlerin ya da yazıların sonunda, o konu ile ilgili yayınları, kaynakları gösteren liste.
3) Bir dergi veya gazetede yeni çıkan kitaplar hakkında bilgi veren sütun.
4) Yayınevlerinin, çeşitli alanlardaki kitapları kapsayan katalogları da bibliyografya içine girer.
Kitaplar hakkında geniş bilgisi olan kimseye ise "bibliyograf" adı verilir.
Bilhassa son yüzyılda, basım işinin gelişmesi, kitapların çoğalması, bir konu ya da bir yazar hakkında bir kişinin herşeyi bilmesini imkân dışına çıkarmıştır. Böylece, her konu için türlü bakımlardan hazırlanmış bibliyografyalar çalışmayı kolaylaştıran, verimli kılan başlıca kaynaklar haline gelmiştir.
Bibliyografyalar, özellik, tertip ediliş, zaman, kapsam bakımından çeşitli kollarda olabilir.
Özellik bakımından bibliyografyalar, ya ele aldıkları eserlerin belli bir sıraya ve tertibe göre künyelerini (yazar, eser adı, basıldığı yer, tarih sayfa miktarı, fiyat gibi) bildirirler; ya ele aldıkları eserlerin içindekiler hakkında bilgi verirler; ya da ele aldıkları eserin tenkidini yaparlar.
Tertip edilişleri bakımından bibliyografyalar, yazarların adlarına, eserlerin adlarına, eserlerin konularına göre bir tertip yaparak bu eserlerin künyeleri hakkında bilgi veriler.
Zaman bakımından bibliyografyalar, belli iki tarih arasında yayınlanmış eserleri ele alarak bilgi verirler.
Kapsam bakımından bibliyografyalar, ya millî ve milletlerarası eserler hakkında bilgi verdikleri gibi tek konuda belli bir yazara ait eserler, belli bir konuya ait eserler, makaleler hakkında bilgi verirler.
Türkiye'de Bibliyografya Çalışmaları
Türkiye'de ilk matbaa, ancak XVIII. yüzyılın başlarında İbrahim Müteferrika tarafından kurulmuş olduğu için, Türkiye'de bibliyografya alanındaki çalışmaların bu yüzyıldan sonra başlamasını gerektirmiştir. Ancak, bu tarihten yeni Türk harflerinin kabul edilme tarihi olan 1928 yılma kadar geçen ikiyüz yıllık bir zaman içinde 30.000 kadar eserin basılmış olması, memleketimizde matbaacılığın en kadar yavaş gelişmiş olduğunu, ne kadar az eser verildiğini göstermeğe yeter.
Basılan eserlerin az olması, matbaacılığa gereken önemin verilmemesi, bibliyografya alanındaki çalışmaların da verimsiz ve az olması sonucunu doğurmuştur. Bununla beraber bu zaman içinde önemli bibliyografyalar da yayınlanmıştır. Bu arada Kâtip Çelebi'nin XVII. yüzyılda meydana getirdiği alfabetik olarak tertip ettiği ve 14051 eseri tanıtan "Keşfüz Zünun" adlı eseri, başlı başına bir kıymet taşır. Bundan sonra da çeşitli bibliyografya eserlerinin yayınlanmış olmasına rağmen bizde asıl bibliyografya çalışmaları 1934 yılından itibaren yayınlanmağa başlayan "Türkiye Bibliyografyası" ile olmuştur.
Bundan sonra gerek Millî Eğitim Bakanlığı, gerek Millî Kütüphane tarafından yayınlanan çeşitli bibliyografya eserleri ve dergileri, gerekse özel kişiler tarafından yayınlanan bibliyografya eserleri ve dergileri ile bibliyografya alanında Batı anlamında bir çalışmaya geçilmiştir. Bu arada Millî Kütüphane tarafından yayınlanan çeşitli bibliyograf, ya eserleri bu alanın verimli çalışmalarını meydana getirmektedir.
-Alinti-
1) Belli bir konuyla ya da dönemle ilgili eserlerin tümünü kapsayan ya da en iyilerini seçerek sıralayan, o eserlerin yazarlarını, yayın tarihlerini, hangi kitaplıklarda bulunduklarını, türlerini de belirten kılavuz. Eş. :Kaynakça.
2) Araştırma ve incelemeye dayanan bilimsel eserlerin ya da yazıların sonunda, o konu ile ilgili yayınları, kaynakları gösteren liste.
3) Bir dergi veya gazetede yeni çıkan kitaplar hakkında bilgi veren sütun.
4) Yayınevlerinin, çeşitli alanlardaki kitapları kapsayan katalogları da bibliyografya içine girer.
Kitaplar hakkında geniş bilgisi olan kimseye ise "bibliyograf" adı verilir.
(Kaynak: Murat AKINCI-Açıklamalı Edebiyat Terimleri Sözlüğü)
Bilhassa son yüzyılda, basım işinin gelişmesi, kitapların çoğalması, bir konu ya da bir yazar hakkında bir kişinin herşeyi bilmesini imkân dışına çıkarmıştır. Böylece, her konu için türlü bakımlardan hazırlanmış bibliyografyalar çalışmayı kolaylaştıran, verimli kılan başlıca kaynaklar haline gelmiştir.
Bibliyografyalar, özellik, tertip ediliş, zaman, kapsam bakımından çeşitli kollarda olabilir.
Özellik bakımından bibliyografyalar, ya ele aldıkları eserlerin belli bir sıraya ve tertibe göre künyelerini (yazar, eser adı, basıldığı yer, tarih sayfa miktarı, fiyat gibi) bildirirler; ya ele aldıkları eserlerin içindekiler hakkında bilgi verirler; ya da ele aldıkları eserin tenkidini yaparlar.
Tertip edilişleri bakımından bibliyografyalar, yazarların adlarına, eserlerin adlarına, eserlerin konularına göre bir tertip yaparak bu eserlerin künyeleri hakkında bilgi veriler.
Zaman bakımından bibliyografyalar, belli iki tarih arasında yayınlanmış eserleri ele alarak bilgi verirler.
Kapsam bakımından bibliyografyalar, ya millî ve milletlerarası eserler hakkında bilgi verdikleri gibi tek konuda belli bir yazara ait eserler, belli bir konuya ait eserler, makaleler hakkında bilgi verirler.
Türkiye'de Bibliyografya Çalışmaları
Türkiye'de ilk matbaa, ancak XVIII. yüzyılın başlarında İbrahim Müteferrika tarafından kurulmuş olduğu için, Türkiye'de bibliyografya alanındaki çalışmaların bu yüzyıldan sonra başlamasını gerektirmiştir. Ancak, bu tarihten yeni Türk harflerinin kabul edilme tarihi olan 1928 yılma kadar geçen ikiyüz yıllık bir zaman içinde 30.000 kadar eserin basılmış olması, memleketimizde matbaacılığın en kadar yavaş gelişmiş olduğunu, ne kadar az eser verildiğini göstermeğe yeter.
Basılan eserlerin az olması, matbaacılığa gereken önemin verilmemesi, bibliyografya alanındaki çalışmaların da verimsiz ve az olması sonucunu doğurmuştur. Bununla beraber bu zaman içinde önemli bibliyografyalar da yayınlanmıştır. Bu arada Kâtip Çelebi'nin XVII. yüzyılda meydana getirdiği alfabetik olarak tertip ettiği ve 14051 eseri tanıtan "Keşfüz Zünun" adlı eseri, başlı başına bir kıymet taşır. Bundan sonra da çeşitli bibliyografya eserlerinin yayınlanmış olmasına rağmen bizde asıl bibliyografya çalışmaları 1934 yılından itibaren yayınlanmağa başlayan "Türkiye Bibliyografyası" ile olmuştur.
Bundan sonra gerek Millî Eğitim Bakanlığı, gerek Millî Kütüphane tarafından yayınlanan çeşitli bibliyografya eserleri ve dergileri, gerekse özel kişiler tarafından yayınlanan bibliyografya eserleri ve dergileri ile bibliyografya alanında Batı anlamında bir çalışmaya geçilmiştir. Bu arada Millî Kütüphane tarafından yayınlanan çeşitli bibliyograf, ya eserleri bu alanın verimli çalışmalarını meydana getirmektedir.
-Alinti-