Beş kimsenin sohbetinden, yâni beş kimse ile berâber bulunmaktan sakın

Celâleddîn Ebû Yezîd Pürânî hazretleri, Horasan evliyasındandır. 1457 (H.862) senesinde vefât etti. Kabri Püran’dadır. Önce din ilimlerini öğrenip, bu hususta yetişti. Tasavvufta kemâle erip, üstün hâllere kavuştu. Zâhirüddîn Halvetî’nin sohbetlerinde bulundu.
Bu mübarek zat, insanlarla münâsebetinde ve yaşayışında dâimâ dînin koyduğu ölçülere uyardı. Vaktinin çoğunu ibâdetle geçirirdi. Bunun dışında kalan vakitlerde Müslümanların işlerini görürdü. Her kimin bir sıkıntısı olsa, hemen yardımına koşar bu hususta büyük bir gayretle işini görür, sıkıntıdan kurtararak duâsını alırdı. O işin halledilmesi için her kime mürâcaat edilmesi gerekirse bunu yapar ve işi halletmeye, Müslüman kardeşini sıkıntıdan kurtarmaya çalışırdı. Nasîhatleri ve vaazları çok tesirli idi. İnsanlara dînin emirlerine uymaları ve yasakladıklarından sakınmaları husûsunda çok nasîhat ederdi. Onun ağzından çıkan sözler bilinse ve daha önce duyulmuş olsa da dinleyenlere o söylediği zaman bambaşka bir tesiri vardı...

Celâleddîn Ebû Yezîd Pürânî hazretleri sohbetlerinde buyurdular ki:
“Beş kimsenin sohbetinden, yâni beş kimse ile berâber bulunmaktan sakın: Birincisi, yalan söyleyenden sakın. Çünkü ona dâimâ aldanırsın. Sana iyilik yapayım derken, kötülük yapar. İkincisi, cimriden sakın. Üçüncüsü, ahmaktan yâni aklı az olandan sakın. Çünkü en çok işine yarayacağı zaman, seni bırakır. Dördüncüsü, kötü kalbli kimseden sakın. Çünkü işi bozulunca, seni harcar. Beşincisi, fâsıktan yâni günâh işlemekten utanmayan kimseden sakın! Çünkü, seni bir lokma ekmeğe satar.”

“KENDİNİ AYIPLA!..”
“Müslüman kardeşinizden mânâsını anlamadığınız bir söz duyarsanız, iyiye yorunuz. Daha iyisi kâbil olmayacak kadar iyiye yorumlayınız. Anlayamamaktan dolayı kendinizi ayıplayın.”
“Bir mümin kardeşine âit hoş olmayan bir iş duyarsan, birden yetmişe kadar özür kapısını araştır. Bulamazsan belki benim anlamadığım bir özür kapısı vardır de ve kapa.”
Celâleddîn hazretleri vefatına yakın buyurdular ki:
“Allahü teâlâ, dünyâya emretti ki: Ey dünyâ, bana hizmet edene, sen de hizmetçi ol! Senin peşinden koşana da zahmet, sıkıntı ver!..”
 
Üst
Alt