- Katılım
- 19 Tem 2017
- Mesajlar
- 1,562
- Tepkime puanı
- 2,340
- Puanları
- 0
- Cinsiyet
- Erkek
[FONT="]Merhaba, aşkın en sek hali. Takvim bugün yine seni gösteriyor, akreple yelkovan da öyle. Sanki her gün, bir günmüş gibi. Doğduğum andan, şimdiye kadar sadece bir gün yaşıyor muşum gibi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Gözlerimi kapatıyorum bazen, olmasaydın ne yapardım diye düşünüyorum. Uykumda kötü bir kâbusa yakalanmışım gibi titremeye başlıyorum. Sen olmadığında, takvim her gün seni göstermeyecek, akreple yelkovan hep seni kovalamayacak. Sadece bir gün yaşıyor muşum gibi hissetmeyeceğim sen olmayınca.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Korkuyorum ve hemen gözlerimi açıyorum. Sen varsın, senli uzun yıllar var. Seninle upuzun yaşadığım ve yaşayacağım bir gün var. Ellerin ellerimdeyken dolaşacağımız sokaklar, koşacağımız yollar var. Belki gün gelir, aynı masaya yemek yemek için değil “evet” demek için otururuz.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Uzunca geceler, başucumda ki resmine dalıyorum. Yüzünü izliyorum, duruşunu izliyorum. O kadar masum bakıyorsun ki, insanın gönül odaları sevgiyle doluyor, pınarlardan aşk akıyor sanki. Kanım çekiliyor aniden, kalbim yerini değiştiriyor, ağzıma taşınıyor adeta. Sana bakmak; uzun bir şiirin dizelerinde, oturup soluklanmak gibi dinlendiriyor ve huzur veriyor.
Sana bakmak; kara kuyulara can vermek, ülkedeki aç çocukları doyurmak, bütün ölümlere çare olmak gibi.
Hayatıma anlam kattığın, bendeki bütün güzel duyguların kilitli kapısına yaklaştığın ve bütün kilitleri kırdığın için teşekkür ediyorum. Aşk, ancak bu kadar güzel olabilirdi. Seni ve sana ait şeyleri anlatmak kolay olmuyor, hep eksik kalıyor cümlelerim. Dünya üzerinde tarifi mümkün olmayan bir cümlesin. Sanki bütün diller eksik, sanki bütün harfler yetim. Bahsin geçmeli her cümlede. Her yerde sen olmalısın mesela. Yattığım yatakta, gördüğüm rüyada, kalktığım sabahta, yediğim kahvaltıda, içtiğim çayda, yürüdüğüm yollarda, baktığım resimde, soluduğum havada hep sen olmalısın ya da senden bir parça. Elin değmeli şu berbat dünyaya. Güzelleştirmelisin bütün kötü şeyleri. Ellerinin şifasını dağıtmalısın, iyileştirmelisin bütün kırık dökük olan bu düzeni.
Senin olduğun yerde kötülük barınmamalı. İşte senin yüreğin böyle bir yer. Yüreğinde yaşamalı bütün nefesler. Seninle öğrenmeliler. İyiliğine, güzelliğine imrenir görenler. Daha nasıl anlatılır bilmiyorum. Boş zamanlarımda odama çekilip bir sigara yakıyorum. Elime kâğıt kalem geçiyor inceden. Hiçbir anını unutmamak adına hep yazıyor ellerim, yazarken sigara küllükte bitmiş oluyor, gülüyorum. Seni yazmak soluksuz oluyor. Hiç durmadan sadece seni anlatıyor ellerim, kâğıtla kalem de hiç bıkmadan dinliyor, ev sahipliği yapıyor sana. Seni ağırlamaktan fazlaca memnunlar. Bazen onlardan bile kıskanıyorum seni. Sana sadece benim kalbim ev sahipliği yapmalı diye düşünüyorum, paylaşamıyorum seni. Belki de biraz bencillik ediyorum, farkındayım. Fakat sen çok değerli bir mücevhersin; başka ellerde, başka yerlerde kırılır da hırpalanırsın.
Sen hiç kırılmamalısın. Sevilmelisin. Seni ben sevmeliyim hep. Sen gönlümün tahtında oturup, dinlenmelisin. Yoramam ki seni ben.
Yanımda olduğun günlerin sayısı arttıkça, alacağım nefes sayısının azaldığını bilmek beni çok korkutuyor. Seni daha fazla sevecekken, zamansız bir vedadan, zamansız bir gidişten korkuyorum. Ölünce seni sevememekten korkuyorum. Beni unutmandan, bana olan sevginin azalmasından ve bir zaman sonra tamamen kaybolmasından çok korkuyorum. Ölümsüz aşk olmalı bizimkisi.
Tanrı bize daha fazla nefes vermeli. Böylesine güzel duygular, nefes bitince sona ermemeli. Aşk bize daha çok nefes vermeli sevgili. Aşk bizi daha çok sevmeli. Aşk bize dört kolla sarılıp, bizi sahiplenmeli.
Aşk; her şeyden önce seni sevmeli. Sana layık olmaya, sana ruhundan katmaya yemin etmeli. Senden daha güzel kimse taşıyamaz aşkın kutsallığını.
Aşkın boynunun borcu olsun sevgili; sana nefes, sana ruh
[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Gözlerimi kapatıyorum bazen, olmasaydın ne yapardım diye düşünüyorum. Uykumda kötü bir kâbusa yakalanmışım gibi titremeye başlıyorum. Sen olmadığında, takvim her gün seni göstermeyecek, akreple yelkovan hep seni kovalamayacak. Sadece bir gün yaşıyor muşum gibi hissetmeyeceğim sen olmayınca.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Korkuyorum ve hemen gözlerimi açıyorum. Sen varsın, senli uzun yıllar var. Seninle upuzun yaşadığım ve yaşayacağım bir gün var. Ellerin ellerimdeyken dolaşacağımız sokaklar, koşacağımız yollar var. Belki gün gelir, aynı masaya yemek yemek için değil “evet” demek için otururuz.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Uzunca geceler, başucumda ki resmine dalıyorum. Yüzünü izliyorum, duruşunu izliyorum. O kadar masum bakıyorsun ki, insanın gönül odaları sevgiyle doluyor, pınarlardan aşk akıyor sanki. Kanım çekiliyor aniden, kalbim yerini değiştiriyor, ağzıma taşınıyor adeta. Sana bakmak; uzun bir şiirin dizelerinde, oturup soluklanmak gibi dinlendiriyor ve huzur veriyor.
Sana bakmak; kara kuyulara can vermek, ülkedeki aç çocukları doyurmak, bütün ölümlere çare olmak gibi.
Hayatıma anlam kattığın, bendeki bütün güzel duyguların kilitli kapısına yaklaştığın ve bütün kilitleri kırdığın için teşekkür ediyorum. Aşk, ancak bu kadar güzel olabilirdi. Seni ve sana ait şeyleri anlatmak kolay olmuyor, hep eksik kalıyor cümlelerim. Dünya üzerinde tarifi mümkün olmayan bir cümlesin. Sanki bütün diller eksik, sanki bütün harfler yetim. Bahsin geçmeli her cümlede. Her yerde sen olmalısın mesela. Yattığım yatakta, gördüğüm rüyada, kalktığım sabahta, yediğim kahvaltıda, içtiğim çayda, yürüdüğüm yollarda, baktığım resimde, soluduğum havada hep sen olmalısın ya da senden bir parça. Elin değmeli şu berbat dünyaya. Güzelleştirmelisin bütün kötü şeyleri. Ellerinin şifasını dağıtmalısın, iyileştirmelisin bütün kırık dökük olan bu düzeni.
Senin olduğun yerde kötülük barınmamalı. İşte senin yüreğin böyle bir yer. Yüreğinde yaşamalı bütün nefesler. Seninle öğrenmeliler. İyiliğine, güzelliğine imrenir görenler. Daha nasıl anlatılır bilmiyorum. Boş zamanlarımda odama çekilip bir sigara yakıyorum. Elime kâğıt kalem geçiyor inceden. Hiçbir anını unutmamak adına hep yazıyor ellerim, yazarken sigara küllükte bitmiş oluyor, gülüyorum. Seni yazmak soluksuz oluyor. Hiç durmadan sadece seni anlatıyor ellerim, kâğıtla kalem de hiç bıkmadan dinliyor, ev sahipliği yapıyor sana. Seni ağırlamaktan fazlaca memnunlar. Bazen onlardan bile kıskanıyorum seni. Sana sadece benim kalbim ev sahipliği yapmalı diye düşünüyorum, paylaşamıyorum seni. Belki de biraz bencillik ediyorum, farkındayım. Fakat sen çok değerli bir mücevhersin; başka ellerde, başka yerlerde kırılır da hırpalanırsın.
Sen hiç kırılmamalısın. Sevilmelisin. Seni ben sevmeliyim hep. Sen gönlümün tahtında oturup, dinlenmelisin. Yoramam ki seni ben.
Yanımda olduğun günlerin sayısı arttıkça, alacağım nefes sayısının azaldığını bilmek beni çok korkutuyor. Seni daha fazla sevecekken, zamansız bir vedadan, zamansız bir gidişten korkuyorum. Ölünce seni sevememekten korkuyorum. Beni unutmandan, bana olan sevginin azalmasından ve bir zaman sonra tamamen kaybolmasından çok korkuyorum. Ölümsüz aşk olmalı bizimkisi.
Tanrı bize daha fazla nefes vermeli. Böylesine güzel duygular, nefes bitince sona ermemeli. Aşk bize daha çok nefes vermeli sevgili. Aşk bizi daha çok sevmeli. Aşk bize dört kolla sarılıp, bizi sahiplenmeli.
Aşk; her şeyden önce seni sevmeli. Sana layık olmaya, sana ruhundan katmaya yemin etmeli. Senden daha güzel kimse taşıyamaz aşkın kutsallığını.
Aşkın boynunun borcu olsun sevgili; sana nefes, sana ruh
[/FONT]