Ankara’da antik dönemden kalan eserlerin en eskisi ise dik yamaçlar üzerinde bir kartal yuvasını andıran Ankara Kalesi’dir ve hiç kuşkusuz başkentin görmeye değer yerleri arasında ilk sırada yer alır. Bir zamanlar Ankara’nın iki önemli akarsuyu olan Hatip ve İncesu derelerinin birleştiği noktaya hakim bir tepede bulunan Ankara Kalesi’nin kuruluş tarihi kesin olmamakla birlikte Galatlara (MÖ 3. yy) kadar uzanır.
Ayrıca Kale ve çevresinde Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan ve bugünde kullanılmakta olan birçok cami ve hamam bulunur. Bu camiler arasında en önemlileri; Ankara’da halen ayakta kalan ilk Selçuklu eseri (1178) ve aynı zamanda Ankara’nın günümüze ulaşan en eski camii olan ve de Selçuklu oyma sanatının güzel bir örneği ahşap minberiyle dikkat çeken Alaaddin Camii ile 13.yy’dan kalan Aslanhane (Ahi Şerafeddin) ve Ahi Elvan camileridir.
Bunlara bir de Ankara’daki tek Mimar Sinan eseri olan Ulucanlar’daki Cenabi Ahmet Paşa Camii (1565) eklenebilir. Hamamların en eskisi Hacettepe’deki Karacabey (1440) ile Yahudi Mahallesi’ndeki Şengül (18.yy) hamamlarıdır.
Ayrıca Kale ve çevresinde Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan ve bugünde kullanılmakta olan birçok cami ve hamam bulunur. Bu camiler arasında en önemlileri; Ankara’da halen ayakta kalan ilk Selçuklu eseri (1178) ve aynı zamanda Ankara’nın günümüze ulaşan en eski camii olan ve de Selçuklu oyma sanatının güzel bir örneği ahşap minberiyle dikkat çeken Alaaddin Camii ile 13.yy’dan kalan Aslanhane (Ahi Şerafeddin) ve Ahi Elvan camileridir.
Bunlara bir de Ankara’daki tek Mimar Sinan eseri olan Ulucanlar’daki Cenabi Ahmet Paşa Camii (1565) eklenebilir. Hamamların en eskisi Hacettepe’deki Karacabey (1440) ile Yahudi Mahallesi’ndeki Şengül (18.yy) hamamlarıdır.