EUPHRAT
Yönetici
- Katılım
- 3 Ocak 2017
- Mesajlar
- 1,197
- Tepkime puanı
- 2,691
- Puanları
- 113
Mardin'de soyadını Süryanice bir kelime ile değiştirmek isteyen kadının, AİHM'e açtığı dava 12 yıl sonra sonuçlandı. Mahkeme kadının "özel ve aile hayatına saygı hakkının" ihlal edildiğine hükmetti. Kararın Türkçe olmayan soyadları konusunda emsal olabileceği belirtiliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Süryanice bir kelimeyi soyadı olarak kullanılmasına mahkemeden izin çıkmayan kadının hak ihlali başvurusunu kabul etti.
Çifte vatandaşlığı bulunan Nuri Aktaş, soyadını, Süryanice 'güvenilir kişi' anlamına gelen 'Amno' olarak değiştirmeye karar verip, 2005'te Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurdu.
Talebi değerlendiren mahkeme, 'Amno' kelimesinin Türkçe'de bulunmadığını ve Türkçe olmayan sözcüklerin de soyadı olarak kullanımının Soyadı Kanunu'nun 3'üncü maddesinde yer alan 'Yabancı ırk ve millet isimleriyle soyadları kullanılamaz' ifadeleri gerekçe gösterip, Aktaş'ın talebini reddetti.
Yerel mahkeme davanın reddine karar vermesiyle Nuri Aktaş avukatı Rudi Sümer aracılığıyla üst mahkemeye başvurdu. Üst mahkeme de Soyadı Kanunu'ndaki maddeyi gerekçe gösterdi. 2 defa Yargıtay'a taşınan davanın temyiz ve karar düzeltme talepleri reddedildi.
AİHM'DEN 12 YIL ARADAN SONRA KARAR
İç hukuk yollarının tükenmesiyle avukat Sümer, davayı 4 Nisan 2007'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 25 Haziran 2019'da 12 yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama kapsamında Aktaş'ın başvurusunu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8'inci maddesinde yer alan "özel ve aile hayatına saygı hakkının" ihlaline karar verdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu kararı, Anayasa'nın 90/5'inci maddesi uyarınca iç hukukta kanun ve tüzüklerin üzerinde bir hukuki görüş olduğu için Türkçe kökenli olmayan sözcüklerin artık soyadı olarak kullanılabileceği anlamı taşıyor.
"KARAR EMSAL TEŞKİL EDİYOR"
Avukat Rudi Sümer, müvekkilinin, AİHM kararının ardından Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi'ne yeniden başvuracağını söyledi. Avukat Sümer, şunları söyledi:
"Nisan 2007 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecini başlattık. Orada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesinde korunan 'Adil yargılanma hakkı'nın, 8'inci maddesiyle 'Aile ve özel yaşama saygı hakkının' ve 14'üncü maddesinde yer alan 'Ayrımcılık yasağı'nın ihlal edildiğini ileri sürdük. Çok uzun bir yargılama sürecinden geçtik, 12 yıl sürdü yargılama. Nihayetinde mahkeme bütün bu görüş ve talepleri dikkate alıp bizim iddiamızın yerinde olduğuna karar verdi. Bu karar çok ciddi emsal teşkil ediyor. Bu ve buna benzer davalarda Türkçe olmasa bile artık bu soyadların kullanılmasının önünde hukuken bir engel kalmadığı görüşündeyim. Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi, Soyadı Kanunu'nu ve Soyadı Nizamnamesi'nin ilgili maddelerini değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu konuda verilmiş olan kararını dikkate alıp, talebimizi kabul etmesi gerekecektir."
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Süryanice bir kelimeyi soyadı olarak kullanılmasına mahkemeden izin çıkmayan kadının hak ihlali başvurusunu kabul etti.
Çifte vatandaşlığı bulunan Nuri Aktaş, soyadını, Süryanice 'güvenilir kişi' anlamına gelen 'Amno' olarak değiştirmeye karar verip, 2005'te Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurdu.
Talebi değerlendiren mahkeme, 'Amno' kelimesinin Türkçe'de bulunmadığını ve Türkçe olmayan sözcüklerin de soyadı olarak kullanımının Soyadı Kanunu'nun 3'üncü maddesinde yer alan 'Yabancı ırk ve millet isimleriyle soyadları kullanılamaz' ifadeleri gerekçe gösterip, Aktaş'ın talebini reddetti.
Yerel mahkeme davanın reddine karar vermesiyle Nuri Aktaş avukatı Rudi Sümer aracılığıyla üst mahkemeye başvurdu. Üst mahkeme de Soyadı Kanunu'ndaki maddeyi gerekçe gösterdi. 2 defa Yargıtay'a taşınan davanın temyiz ve karar düzeltme talepleri reddedildi.
AİHM'DEN 12 YIL ARADAN SONRA KARAR
İç hukuk yollarının tükenmesiyle avukat Sümer, davayı 4 Nisan 2007'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 25 Haziran 2019'da 12 yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama kapsamında Aktaş'ın başvurusunu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8'inci maddesinde yer alan "özel ve aile hayatına saygı hakkının" ihlaline karar verdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu kararı, Anayasa'nın 90/5'inci maddesi uyarınca iç hukukta kanun ve tüzüklerin üzerinde bir hukuki görüş olduğu için Türkçe kökenli olmayan sözcüklerin artık soyadı olarak kullanılabileceği anlamı taşıyor.
"KARAR EMSAL TEŞKİL EDİYOR"
Avukat Rudi Sümer, müvekkilinin, AİHM kararının ardından Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi'ne yeniden başvuracağını söyledi. Avukat Sümer, şunları söyledi:
"Nisan 2007 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecini başlattık. Orada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesinde korunan 'Adil yargılanma hakkı'nın, 8'inci maddesiyle 'Aile ve özel yaşama saygı hakkının' ve 14'üncü maddesinde yer alan 'Ayrımcılık yasağı'nın ihlal edildiğini ileri sürdük. Çok uzun bir yargılama sürecinden geçtik, 12 yıl sürdü yargılama. Nihayetinde mahkeme bütün bu görüş ve talepleri dikkate alıp bizim iddiamızın yerinde olduğuna karar verdi. Bu karar çok ciddi emsal teşkil ediyor. Bu ve buna benzer davalarda Türkçe olmasa bile artık bu soyadların kullanılmasının önünde hukuken bir engel kalmadığı görüşündeyim. Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi, Soyadı Kanunu'nu ve Soyadı Nizamnamesi'nin ilgili maddelerini değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu konuda verilmiş olan kararını dikkate alıp, talebimizi kabul etmesi gerekecektir."