Haftanın Konusu Çocuk İstismarı..

M

Muzik

Guest
IMG_20181007_134524_105~2.jpg


Masum ve savunmasız çocuklara yönelik suçlar, insanlığın yüz karası olmaya devam ediyor. İstismara uğrayan her 6 çocuktan yalnızca birinin ortaya çıktığını söyleyen Uzman Klinik Psikolog Berra Baş, son günlerde gündemde olan çocuk istismarı ile ilgili bilgiler verdi, ailelere çok iş düştüğünü söyledi.
İlk akla gelen cinsel saldırı ama…
“18 yaş altındaki tüm çocuklara yapılan her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı, istismardır” diyen Psikolog Berra Baş, istismar örneklerini şöyle sıraladı:

Fiziksel istismar: Çocuğu fiziksel güç kullanarak itmek, vurmak, dövmek vb.

Cinsel istismar: Çocuğu, cinsel ihtiyaçlarını tatmin etmek için kullanmak, işkenceler yapmak, zorla alıkoymak, sadistçe yaklaşmak.

Duygusal istismar: Çocuğun öz-saygısına çelme takan davranışlarda bulunmak (lakap takmak, hakaretlerde bulunmak, utandırmak, korkutmak vb.)

İhmal: Çocuğu ihtiyaç duyduğu fiziksel ve duygusal ihtiyaçlardan mahrum bırakmak (Barınma, beslenme, harçlık, okuma, sağlık gibi).

İstismar olması için illa cinsel saldırı olması gerekmiyor. İngiltere’de yayınlanan son çalışma bir kez daha gösterdi ki; istismarın çeşitlerinin olduğu son 30 yılda toplum tarafından daha iyi anlaşılmaya başlandı. Bu şu demek, bir çocuk bağrışlara maruz kalıyorsa, küçümseniyorsa, hakaretlere maruz kalıyorsa yahut yalnızlaştırılıyorsa, ebeveynlerinin sevgisinden mahrum bırakılıyorsa; bu da istismardır.

Cinsel istismar belirtileri nelerdir
  • Toplumdan geri çekilir, içine kapnır.
  • Kimseye güvenemediği için sürekli güvende olmayı (aile bireylerine yapışır vaziyette kalmayı) arzular. Ayrılmamak için adeta görünmez bir bağla bağlanmış izlenimi sürer.
  • Okuluna devam etmek istemez.
  • Kalabalık ortamlardan kaçar ama tek başına da kalmamaya çalışır. Korku da dahil olmak üzere tüm duyguları daha şiddetle yaşar. Normalde korkmadığı şeylerden de korkmaya başlar. Sürekli irkilme halindedir ve tedirginlik yaşar
  • Gece kabuslarla uyanır, uykusu bölünür.
  • Sürekli ağlar. Gerginliği, tüm hayatına mal olur.
  • Olumlu bir durum karşısında bile hiçbir olumlu belirti göstermez, gösteremez. Çünkü kendi içinde yaralıdır ve acı içinde kıvranmaktadır.
  • Eğer eylem, kandırılarak gerçekleşmişse; diğer insanları da yalan söylemekle suçlar.
  • Gözünün önüne olayla ilgili imajinasyon (görsellik) geldiğinden, bir anda gözlerini kapar ve saklanır.
  • İç sıkıntısı yaşar. Son derece kahrolmuş görünür.
  • Nefes nefese kalır.
  • Resimlerinde olayın gerçekleştiği yeri çizer. Olayı gerçekleştiren kişiyi kızgın şekilde resmeder. Olay evde geçtiyse, evi simsiyah çizer ve şiddetli şekilde karalamaya başlar. Bu, aslında olayı zihninden silmek istediğini anlatma çabasıdır.
  • Okula devam etse de odaklanmakta bariz güçlük yaşar. Dalıp gider.
  • Kendi uzuvlarına yabancılaşır: “Bu kol benim değil, bu bacak enim değil” şeklinde söylemlerde bulunur ve çıldırmaktan korkar.
  • Olayların gerçekliğini sorgular, yaşadığı şeyler gerçek dışı görünür.
1033447_298x298.jpg


Eylemi yapan yüzde 90 yakını oluyor
Şunun altını çizelim; istismara uğrayan her 6 çocuktan yalnızca 1’i medyaya yansıyor. Mağdurlarla ilgili yapılan son çalışma sonucuna göre, olayı gerçekleştiren kişi yüzde 90 mağdurun tanıdığı biri, yakını olabiliyor. Olayın ortaya çıkmaması için kendi ailesi tarafından baskı gören mağdurların, ilerleyen yaş dönemlerinde intihar ederek yaşamlarına son verme isteklerinin yüksek olduğunu gözlemliyoruz. İlerleyen dönemlerde cinsel işlev bozukluklarına, depresyona ve anksiyeteye daha çok rastlıyoruz.

Ekmek almaya bile tek başına yollamayın!
Çocuklar çok küçük, onlar bu problemi çözemez. Biz yetişkinler olarak ele ele vererek; bu pedofiliyi, katliamları ve sapıklıkları engellememiz gerekiyor. Pedofiliye sahip insanlara baktığımızda karşımıza psikotik tablolar ve antisosyal kişilik bozuklukları çıkıyor. Bu bozukluklara sahip insanlar, kontrol edilemeyecek düzeyde patolojik bulgulara sahipler. Bu sebeple, bu hadiseler yaşanmadan nasıl önlem alınır sorusunu yanıtlayalım:
  • Çocuklarınızı yalnız bırakmayın: Erken çocukluk dönemi dediğimiz dönemde dışarıya ekmek almaya bile tek başına gitmelerini kesinlikle kabul etmiyoruz.
  • Çocuğunuz özgüven eksikliği yaşıyorsa aman dikkat: Sosyal kaygı bozukluğu yaşıyor olabilir. Derhal bir uzmana başvurun. Çocuğunuzun ruhsal olarak bozukluk yaşamasına göz yummayın. İstismarcılar, genelde sessiz-özgüvensiz çocukları tercih ediyorlar. Asla unutmayın.
  • Anne-baba-uzman olarak, önce kendiniz iyi bir örnek olun: Özgüveniniz eksikse destek alın. Ya da aşırı öfkeli-gergin biriyseniz, bu bağlamda kendinizi güncelleyin. Destek birimlerine katılın. Böylelikle, çocuğunuz sizi rol model olarak kabul eder ve kendisi de çekingen olmak ile saldırgan olmak arasında bocalamaz, saygı duyulan bir kavram olarak empatik olmayı yeğler.
  • Anne-babalar, çocuklarınızla sürekli iletişimde olun: Zihninden geçen duyguları, düşünceleri ve davranış planlarını anlayabilecek kadar çocuğunuza yakın olun. Bunun için evde kaliteli vakit geçirin, dışarıda sosyal aktiviteler yapın. ‘Yorgunum’ diyerek geçiştirmeyin. Çocuğunuza ilgi çekici programlar hazırlayarak, aranızdaki ilişkiyi besleyin.
  • Çocuk eğitirken birlik olun: Çocuk ruh sağlığı uzmanları, aile terapistleri, okul-öğretmen ve aile hep birlikte çalışın. Şu bir gerçek ki çoğu zaman yaşadığı elzem dolu hadiseleri, ailelerine söyleyemeyen çocuklar terapistlerine bir resim çizerek veya oyun kurarak her şeyi anlatır. Bu bağlamda, çocukların ehil kişilerden birine bile anlatması, süreçle baş etme planlarının kuvvetlenmesini sağlar.
  • Seminerlere katılın: Çocukların böyle bir olayla karşılaşabileceklerini ve karşılaştığında nasıl kendilerini koruyabileceklerini anlamalarını sağlayın.
  • Öğretmenleriyle sürekli irtibatta olun.
  • Çocukların bu tür durumlar yaşayıp yaşamadığını daha iyi anlamak için okullarda çalıştaylar oluşturun.
  • Farkındalık oluşturmak için sosyal medy hesaplarından da paylaşımlarda bulunun: Bunun bir insanlık suçu olduğunu haykırın.
  • Etrafınızda bu sorunları yaşadığını düşündüğünüz birileri varsa, yetkili merciilere başvurun. Korkmayın, asıl size bunu yaşatan birini ifşa etmezseniz, nice masuma daha kıyacağını göz ardı etmeyin.
Bakıcıyı testten geçirin!
Her çocuğun bakımını sağlayan kişinin ruhsal olarak sağlıklı olduğunu gerekli testlerden geçerek kanıtlaması son derece önemli. Annesi-babası-öğretmeni-bakıcısı fark etmez. Bir çocukla kim zaman geçiriyorsa, ruhsal olarak yeterli olduğunun saptanması gerekmektedir. Bu bağlamda, her birey kendisini bu konuda duyarlı olma noktasında eğitmeli ve güncellemeli. Maalesef ki bu durum gözden kaçırıldığı için çocuklar istismara uğruyor. Şu da bir korkunç gerçektir ki, istismara uğrayan çocuklar büyüdüklerinde başka çocuklara istismarda bulunmaya meyilli olabiliyor. Bu vahşet dalga dalga yayılıyor.

 
Son düzenleme:

Zorbey

New member
Kullanıcı
Katılım
29 Ağu 2018
Mesajlar
100
Tepkime puanı
145
Puanları
0
Konum
istanbul
Cinsiyet
Erkek
Çocuklar Geleceğimiz,dir Çocuğa İstismar, ve Her Türlü Cinsel İstismar Sosyal Bir Hastalıktır, Çocuğa Uzanan Elleri Allah Kahretsin Belasını Versin, Dinsiz Ahlaksız, İnsan Bile Diyemiyorum, O Hastalıklı.. Beyinler.. Neyse Asabım, Bozulacak Kötü Şeyler Yazacam.. Allahsız Kitapsızlara.. Not Çocuk Susar ama Biz Susmayalım...
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
Çocuk İstismarı: Cinsel İstismar, Fiziksel İstismar, Duygusal İstismar ve İhmal Çocuğu Nasıl Etkiler
İhmal, duygusal, fiziksel istismar ve cinsel istismar çeşitleri; taciz, tecavüz, ensest, çocuğun ruhsal dünyasında tamiri imkansız yaralar açmakta, çocuğun gelişimi en üst düzeyde tamamlamasını, potansiyelini gerçekleştirmesini önlemektedir.?
Çocuk İstismarına Göz Yummayın!


“ İhmal, duygusal, fiziksel istismar ve cinsel istismar çeşitleri; taciz, tecavüz, ensest, çocuğun ruhsal dünyasında tamiri imkansız yaralar açmakta, çocuğun gelişimi en üst düzeyde tamamlamasını, potansiyelini gerçekleştirmesini önlemektedir.”

Son yıllarda çocuk istismarı ve ihmali giderek artmaktadır. İngiltere'de haftada dört, ABD’de ise günde üç çocuk, çocuk istismarı ve ihmali nedeniyle ölmekte, 4 yaş altında her bin çocuktan biri fiziksel istismara uğramaktadır. Çocuk istismarı oranı dünyada %1 ila % 10 arasında değişirken ülkemizde bu rakam %10 ila %53 arasındadır ve duygusal istismar %78; fiziksel istismar %24; cinsel istismar ise % 9 oranında olduğu bulunmuştur. İstismara maruz kalan çocukların %70’i 2-10 yaş arasındadır.

Çocukluk çağı travmaları içinde çocuk istismarı yinelenebilirliği, çocuğa genellikle en yakınları tarafından yapılıyor olması nedeniyle tanımlanması ve tedavi edilmesi en zor olan travma olarak nitelendirilmektedir. Çocuk istismarı sebeplerinin arasında aile içi şiddet ve mutsuz evlilik, sosyoekonomik durumun düşük olması, üvey anne baba, geleneksel aile yapısında fiziksel cezanın kabulü gibi nedenleri sıralanabilir. Anne-babalarda ilaç veya alkol bağımlılığı ile psikotik sorunların varlığı ise istismar riskini artırmaktadır. İstismarcı anne-babalar genellikle kendi kişisel memnuniyetini çocuğununkinden üstün tutan, çocuğu gereksinimlerini karşılayacak bir araç yerine koyan, çocukla ilgili gerçekçi olmayan beklentileri olan, katı, duygularını kontrol edemeyen kişilik yapısındadır.

WHO (World Health Organisation-Dünya Sağlık Örgütü), çocuk istismarını “bir yetişkin veya devlet tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan ve çocuğun sağlığını, fiziksel ve psiko-sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen davranışlar” olarak tanımlamaktadır. Çocuk istismarı; ihmal, duygusal, fiziksel ve cinsel istismar olmak üzere dört grupta sınıflanmaktadır.

Çocuk İhmali

Çocuk ihmali; çocuğun beslenme, giyinme, barınma, eğitim, sağlık ve sevgi gibi temel gereksinimlerini çocuğa bakmakla yükümlü kişi veya kişiler tarafından karşılanmaması sonucu, çocuğun gelişiminin en üst düzeyde gerçekleşmesinin engellenmesi olarak tanımlanmaktadır.

İhmal, anlaşılması ve teşhis edilmesi oldukça zor olan bir kavramdır. İstismar ve ihmali birbirinden ayıran en önemli nokta, istismarın aktif, ihmalin ise pasif bir durum olmasıdır. Fiziksel istismara göre daha az dramatik olmakla birlikte çocukta yarattığı hasar benzerdir.

Duygusal İstismar

UNICEF, duygusal istismarı ve ihmali; çocuğun nitelik, kapasite ve arzularının sürekli kötülenmesi, çocuğun sürekli olarak insanüstü güçlerle, sosyal açıdan ağır zararlar verme ya da terk etme ile tehdit edilmesi, çocuktan yaşına ve gücüne uygun olmayan taleplerde bulunulması ve çocuğun, topluma aykırı düşen çocuk bakım yöntemleri ile yetiştirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Duygusal istismar çok sık gerçekleşmesine rağmen fiziksel ve cinsel istismar gibi somut bulguları olmadığı için en zor tanınanıdır. Duygusal istismar tek başına görülebildiği gibi fiziksel ve cinsel istismarla birlikte de görülmektedir.

Duygusal istismarın izleri yaşam boyunca kendini gösterebilmektedir. Anne ve babası tarafından sürekli eleştirilen, aşağılanan, sevgi ve ilgi ihtiyacı yeterince karşılanmayan çocuklar, pasif kişilik özelliklerine sahip, kendine güveni olmayan ve antisosyal davranışlar gösteren kişiler olarak tanımlanmaktadır. Bu çocuklarda normal zihinsel kapasite olmasına rağmen, öğrenme güçlüğü ve dikkat dağınıklığı gibi sorunlar görülmektedir.

Fiziksel istismar

Fiziksel istismar, çocuğun anne babası ya da bakımından sorumlu başka kişi tarafından sağlığına zarar verecek biçimde fiziksel yaralanması ya da yaralanma riski taşımasıdır. Genel olarak fiziksel istismar, çocuğun kaza dışı nedenlerle yaralanması olarak bilinmektedir.

Avrupa ve Asya’ da 9-17 yaşlar arasındaki her 10 çocuktan 6'sının; Türkiye’de ise 7- 14 yaş grubundaki çocukların yaklaşık %40'nın yanlış bir şey yaptıkları zaman anne-babaları tarafından dayak yedikleri saptanmıştır. Türkiye’de sekiz ilde yapılan bir araştırmada ise çocukların istismara uğrama oranı %33; tokat atma, kulak ve saç çekme oranı %25; sopa ile dövme oranı %14 olarak bulunmuştur.

Aile içi şiddetle karşılaşan çocuklarda davranış bozuklukları, gelişmede gecikme sık görülmektedir. Ayrıca bu çocukların geleceğin istismarcıları olma olasılığı daha fazladır.

Cinsel İstismar:

Çocuklarda cinsel istismarın yaygınlığı ABD’de 1.3/1,000; Türkiye’ de ise %1,4’dür. Ülkemizde kadınların %20’sinin, tüm erkelerin % 7’sinin çocukluğunda en az bir kez cinsel istismara maruz kaldığı, kız çocuklarının erkek çocuklarına oranla 3 kat fazla cinsel istismara maruz kaldığı saptanmıştır.

Cinsel istismar, psiko-sosyal gelişimini tamamlamamış ve yaşı küçük olan bir çocuğun bir erişkin tarafından cinsel doyum için kullanılmasıdır. Cinsel istismar oral-genital, anal, genital veya oral temas ile olabileceği gibi, teşhircilik, röntgencilik ve çocuğu pornografide kullanmak şeklinde de olabilir. Çocuk pornografisi gibi çocuğa yönelik organize cinsel saldırılar giderek yaygınlaşmakta; yasadışı olmasına rağmen internetin de etkisi ile çocuk pornografisi yaygın bir pazara ve yüklü bir ciroya sahip olduğu bilinmektedir.

“Cinsel istismar” ile “cinsel oyunlar”ı birbirine karıştırmamak gerekir. Aynı gelişimsel düzeydeki çocukların birbirlerinin genital organlarına bakması veya ellemesi, ilişki olmadıkça normal olarak kabul edilir ve sağlıklı bir çocuğun kendi bedenini ve karşı cinsi tanıma, ayırt etme aşamasıdır. Bu tür merakların oyunlarla giderilmesi sağlıklı ve güvenlidir.

Çocuğa yönelik cinsel istismarının çocuk üzerinde en fazla etki bırakanı istismarın aile bireyleri veya akrabaları tarafından çocuğun tanıdığı bir yerde gerçekleştirilen ensest durumlardır. Ensest, ana-baba otoritesine sahip bir erişkin ile bir çocuk veya ergen arasındaki her çeşit cinsel ilişkidir. Önemli olan aradaki kan bağı değil, erişkinin anne-baba hakimiyeti, gücü ve çocuğun bağımlılığıdır. Mor Çatı Derneği’ne başvuran 538 kişinin % 35’inin cinsel şiddete uğradığını, cinsel şiddette uğrayanların % 26’sının ise ensest mağduru olduğu bildirilmiştir.

Cinsel istismarın sık görüldüğü aileler genel olarak işlevselliği bozuk aileler olarak tanımlanmakta ve bu ailelerde olaya yol açtığı düşünülen çeşitli patolojiler bulunmaktadır.

- Baskın ve koşulsuz söz tutma isteyen ana baba modeli: En sık gözlenen katı babanın güç ve kararlarda baskın olduğu aile modelidir. Aile sistemi kapalıdır. Babaların bir kısmı güç ve kontrol sağlamak için şiddete başvurmaktadır.

- Cinsel sorunlar: Cinsel istismarın gözlendiği ailelerde, ana babalarda cinsel sorunlar daha sıktır.

- Sosyal izolasyon: Bu ana babaların çoğunda aile dışı sosyal ilişkilerde kısıtlılık ve zorlanma vardır.

- Rol çatışması: Cinsel istismar uygulanan ailelerde rol çatışmalarına sık rastlanır. Anne genellikle eşlik ve ev kadınlığı rollerini kızına bırakmaktadır, baba da bakım vermeyi ensest yoluyla yapmaktadır.

- Alkol ve madde kötüye kullanımı.

- Yadsıma: Aile üyelerinde en sık kullanılan savunmadır. Baba, olayı “seks eğitimi” olarak savunabilir, anne ise kocası ile ilişkisini bozabileceği için reddedip görmezlikten gelebilir. Çocuk utanma ve suçluluk duygularını bastırmak ve aile düzeninin bozulmasını önlemek amacıyla durumu yadsıyabilir.

Cinsel istismar toplumda sık rastlanan bir durum olmasına karşın, çoğunlukla gizli kalmakta, en çok yüzde 5-10'u ortaya çıkmaktadır.

Çocukların sessiz kalmasının nedenleri şöyle sıralayabiliriz:

- Kendilerinin inanılmayacaklarını düşünürler.

- Başlarının belaya gireceğinden korkarlar.

- İstismarcının tehdidinden korkarlar.

- İstismarcıyı korumak isteyebilirler, istismarcıyı sevebilir ama yaptıklarını sevmezler (mağdurun ve ailesinin kötü algılanması olasılığı).

- Nasıl anlatılacağını bilmeyebilirler.

- Cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmeyebilirler.

- Arkadaşları tarafından dışlanacağından korkabilirler. Homoseksüel olarak adlandırılabileceklerinden korkabilirler.

- Büyükleriyle (otorite ifade edenlerle) cinsel konuları konuşmaktan utanabilirler.

- Gammaz olarak adlandırılmak istemezler.

- İyi çocukların cinsellikle ilgili sözcükleri kullanmamaları gerektiği söylenmiş olabilir.

Çocukluk çağı cinsel istismar çoğu zaman kimseye söylenmediği için birilerince fark edilinceye kadar çocuk tarafından saklanır ya da özellikle tanıdık biri tarafından istismara maruz kalan çocuk olayı bir oyun olarak algılayabilir zamanla bunun bir suç, kendi işlediği bir günah olduğunu düşünür, suçlu hisseder ve utanç duyar.

Cinsel istismar sonrası en sık görülen ruhsal rahatsızlıklar olarak travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, aşırı kaygı, panik, fobiler, unutkanlık, duyarsızlık, güven kaybı, benlik saygısında ciddi hasar, utanç, uykusuzluk, organik bir temeli olmayan dirençli ağrılar bayılma ve madde-alkol kullanmaya başlama veya miktarını arttırma, intihar girişimi, kendine zarar verme davranışı gibi sıralanabilir. Yetişkinlikte ise cinsellikten kaçınma, iğrenme ve cinsel isteğin ve ilginin azalması gibi cinsel sorunlar ortaya çıkmakta ve cinsel istismar öyküsü olan çocukların daha fazla cinsel saldırıda bulunduğu da bildirilmektedir.

Sonuç olarak çocuk istismarı ve ihmali bir halk sağlığı sorunudur. Eğitimsiz ailelerin %40'ı çocuklarını istismar ederken, eğitim düzeyi yüksek ailelerde bu oran %17'dir. İstismar ve ihmal, eğitim seviyesi azaldıkça artış gösteren kavram olduğu için aile merkezli destek programlarına, eğitime verilen önemin ve bilincin artırılması, çocuğun topluma kazandırılması, konu ile ilgili gerekli ve aynı zamanda caydırıcı olacak nitelikte yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Bunun yanı sıra cinsel istismarın bir cinsellik değil saldırganlık olduğu bilgisi yaygınlaştırılmalı, cinsel istismar konusunda toplumsal duyarlılık artırılmalı ve bu konu medya, görsel ve yazılı basında “çocuklardan cinsel haz almaya karşı çıkılmalıdır.

İstismara uğramış bir çocuğa yaklaşımda en önemli noktalardan birisi çocuğun daha fazla zarar görmesini önlemektir. Çevrenizdeki bir çocuğun istismara maruz kaldığından şüphe ettiğinizde gerekli yerlere başvurun ve bu istismara göz yummayın. Unutmayın bu olaylar hemen yanı başımızda olmakta ve göz yummak geleceğin ruh sağlığı bozuk bireylerinin hatta geleceğin çocuk istismarcılarının yetişmesine neden olmaktadır. Herkes bu konuda duyarlı ve uyanık olmalıdır.

Çevrenizdeki bir çocuğun istismarını önlemeniz dileğiyle,

Anahtar Kelime: filial terapi, kendi çocuğunuzun terapisti olun, terapist, oyun terapisi, aile ve çocuk iletişimi, anne baba becerileri, pedagog, en iyi pedagog, üagog, doğru pedagog, uzman pedagog, psikoloğ, çocuk doktoru, çocuk psikoloji, çocuk psikolojisi, aile ve çocuk danışmanlığı, dolandırıcı pedagog, pedagoji, çocuk terapisi, çocuk psikolojisi, , ödev sorunu, çocuğunuz ödev yapmayı seviyor, okul başarısı, okul ve aile işbirliği, öğrenci psikolojisi, çocuk istismarı, cinsel istismar, cinsel taciz, çocuk pornografisi, pronografi, dayak, çocuk dövmek
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
Çocuk İhmalini ve İstismarını Önlemek Elimizde! Sessiz Kalma, Suca Ortak Olma!
Çocuğa Yönelik İhmal ve İstismar

Çocuk istismarı ve ihmali; ana, baba ya da bakıcı gibi bir erişkin tarafından çocuğa yöneltilen, toplumsal kurallar ve profesyonel kişilerce uygunsuz ya da hasar verici olarak nitelendirilen, çocuğun gelişimini engelleyen ya da kısıtlayan eylem ve eylemsizliklerin tümüdür. Bu eylem ya da eylemsizliklerin sonucu olarak çocuğun fiziksel, ruhsal, cinsel ya da sosyal açıdan zarar görmesi, sağlık ve güvenliğinin tehlikeye girmesi söz konusudur.

Çocuk istismarı; fiziksel, cinsel ya da duygusal istismar olarak, çocuk ihmali ise fiziksel ya da duygusal ihmal olarak ayrılmaktadır. İstismar ve ihmalin bu farklı şekilleri yalnız aileleri değil, toplumu, sosyal kuruluşları, yasal sistemleri, eğitim sistemini ve iş alanlarını da etkileyen toplumsal bir sorundur.

Çocuğa yönelik ihmal, çocuklara yapılan kötü muamelenin en yaygın şeklidir. İhmal, çocuk istismarı kadar görünür bir yara ve iz bırakmadığı için istismar kadar dikkat çekmez, fark edilmez ve çoğunlukla da ihbar edilmez. Ancak ihmal de, çocukta istismar kadar uzun ve kalıcı hasarlara yol açabilir.

Çocuğa Yönelik İhmal

Çocuğa yönelik ihmal, ebeveynlerin veya çocuğa bakmakla yükümlü olan yetişkinlerin; çocuğun yiyecek, barınma, tıbbi bakım, ilgi gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaması, bakım yükümlülüklerini yerine getirmemesidir.

1-Fiziksel ihmal: Ebeveynlerin veya çocuğa bakmakla yükümlü olan yetişkinlerin, çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılamamasıdır. Yiyecek vermemek, temizliğine dikkat etmemek, hava şartlarına uygun kıyafet giydirmemek, doktora götürmemek, fiziksel ihmal örnekleridir.

2-Psikolojik ihmal: Ebeveynlerin veya çocuğa bakmakla yükümlü olan yetişkinlerin, çocuğun psikolojik ihtiyaçlarını karşılamaması, çocuğu ihtiyaç duyduğu sevgi, ilgi ve bakımdan mahrum bırakmasıdır. Çocuklar, sağlıklı bir ruhsal gelişim için korunmaya, değer ve ilgi görmeye, güven duymaya ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçların yeterli ölçüde ve tutarlı bir şekilde karşılanmaması, psikolojik ihmaldir.

Bir Çocuğun İhmal Edildiğini Nasıl Anlarız?

  • Okuldan sık sık uzak kalıyorsa,
  • Yemek ve para için dilencilik yapıyor veya çalıyorsa,
  • İhtiyacı olan doktordan mahrum kalıyorsa,
  • Sürekli pis giyiniyor ve kötü kokuyorsa,
  • Vücudu aşırı derecede zayıf düşmüşse,
  • Kendi kendine zarar veriyorsa,
  • Alkol ve diğer uyuşturucuları kullanıyorsa,
  • Evinde ona bakan kimse bulunmadığını belirtiyorsa çocuğun ihmale maruz kaldığını düşünebiliriz.
İhmalin Çocuklar Üzerindeki Etkileri

  • Yalnızlık, güvensizlik ve korunmasızlık hissi
  • Öğrenme güçlüğü
  • Davranış problemleri
  • Yaşıtlarıyla ve çevreyle iletişimde başarısızlık
  • Ölüme kadar varabilen sağlık problemleri
  • İlgi görebilmek için sağlık problemi yaratma eğilimi, fiziksel şikayetler
  • Gelişim geriliği
  • Yemek istifleme alışkanlığı
  • Eşya ve madde bağımlılığı
Çocukluğunda İhmale Maruz Kalmış Bireylerde Gelecekte Şu Etkiler Gözlemlenebilir

  • Topluma ve kendine güven eksikliği
  • Kendine zarar verme ve intihar eğilimi
  • Depresyon
  • Duygularını yönetmede ve sosyal ilişkilerde zorlanma
  • Şiddet eğilimi
  • Bağımlılıklara yatkınlık ( alkol, madde, kumar, alışveriş vb gibi)
Çocuk İhmali Olasılığını Artıran Nedenler Nelerdir?

  • Eğitim eksikliği, gelenekler, tabular, erkek egemen sistem
  • Yetersiz sosyo-ekonomik koşullar
  • Yetersiz sosyal destek
  • Şiddet uygulamalarını destekleyen veya hoş gören inançlar
  • Uygunsuz kişilerin örnek alınması
  • Ebeveyn veya bakıcıların geçmişte görmüş oldukları kötü muamele
  • Ebeveyn veya bakıcıların madde bağımlılığı
  • Ebeveyn veya bakıcıların çocuk gelişimi ile ilgili yetersiz bilgileri
  • Ebeveynlerin çok genç yaşta anne-baba olmaları
  • Ebeveynlerin aile içi şiddet yaşıyor olmaları
  • Ailelerdeki yüksek günlük stres düzeyi
En Çok Hangi Çocuklar İhmale Maruz Kalır?

  • 0-3 yaş arası çocuklar
  • Hasta veya özürlü çocuklar
  • Kız çocukları
Çocuğa Yönelik İstismar

Çocuğa yönelik istismar, aile ilişkilerinde veya yakın ilişkilerde yaygın olarak görülen bir şiddet türüdür. İstismar, ebeveynlerin veya çocuğa bakmakla yükümlü olan yetişkinlerin çocuğun fiziksel, duygusal ve cinsel gelişimini engelleyecek, beden ve ruh sağlığına zarar verecek şekilde davranmasıdır.

1-Fiziksel istismar: Ebeveynlerin veya çocuğa bakmakla yükümlü olan yetişkinlerin, çocuğun bedenine zarar verecek şekilde davranmasıdır. Fiziksel istismar çocuk istismarının en çok görünen ve yaygın şekilde fark edilen biçimidir.

  • Bazı Fiziksel Göstergeler: Açıklanamayan yara, bere ve darbe izleri ( Örneğin yüzde, dudakta ve vücudun çeşitli yerlerinde morluklar, ezikler, ısırık izleri, kemer ve ip gibi nesnelerin izleri, tekrarlayan izler), açıklanamayan yanıklar (Örneğin vücutta sigara, puro yanıkları ),açıklanamayan kırıklar, çıkıklar, kafa derisinde saç kaybı.
  • Bazı Davranışsal Göstergeler: • Cezalandırmayı hak ettiği yönündeki tutum • Yetişkinler ile iletişim kurmaktan sakınma • Ebeveynden korkma • Eve gitmekten korkma • Ebeveyn tarafından bildirilen yaralanmalar • Kendi kendine zarar veren davranışlar • Aşırı derecede çekingen ya da saldırgan davranışlar • Fiziksel temastan rahatsız olma • Ağrı şikayetleri ya da rahatsız hareketler • İklim şartlarına uygun olmayan ve vücudu saklamak için giyilen giysiler • Diğer çocukların ağlamasına duyarlı olma • Okula erken gitme, okuldan geç ayrılma • Evden kaçma (ergenlerde) • Sosyal işlevsellik alanında sorunlar • Yakın ilişki kurmada zorluklar • Çatışmalı, duygusal yoğunluğu az, yoğun öfke ilişkileri kurma • Uyum problemleri
  • Bazı Bilişsel ve Akademik Göstergeler: Gelişimsel bozukluklar ( Yaşı ve yaşıtları düzeyinde algılama, kavrama, dikkatini yoğunlaştırmada zorluklar gibi) • Okul başarısında düşme
Uzun ve kısa dönemli psikolojik sonuçları: • İzolasyon ( Toplumdan ve sosyal alanlardan kendini soyutlama) • Korku • Güven Kaybı • Depresyon ve kaygı • İlişki kurmada ve sürdürmede güçlük • Yeme bozuklukları (Aşırı kilo kaybı, aşırı kilo alımı, yeme sonrası kusma vb) • Travma sonrası stres bozukluğu ( Gevşeme ve rahatlamada zorluk, uyku problemleri, çaresizlik, umutsuzluk, öfke, suçluluk, utanç, ilgisizlik, dalgınlık, dikkat problemleri, hafıza problemleri vb )

Uzun ve kısa dönem davranışsal sonuçları : • Suçluluk • Genç yaşta, istenmeyen hamilelik • Uyuşturucu kullanımı • Düşük akademik başarı (Okul başarısında, ders notlarında, dikkat yoğunluğunda düşüş) • Suç davranışlarına, şiddet suçlarına, alkol ve diğer uyuşturucu bağımlılıklarına ve kötü niyetli davranışlara yüksek oranda eğilim gösterme

2- Duygusal istismar: Ebeveynlerin veya çocuğa bakmakla yükümlü olan yetişkinlerin; çocuğu azarlaması, tehdit etmesi, utandırması, küçüksemesi, çocuğun kendine olan saygı ve güvenini zedeleyecek şekilde davranmasıdır. Çocuğa duygusal olarak yokmuş gibi davranılması, ihtiyaç duyduğu sevgi, ilgi ve yakınlığın gösterilmemesi, bunun aksine çocuğun, gelişimini bozan her türlü aşağılama, reddetme, suçlama vb gibi söz ve davranışlara maruz kalmasıdır. Çocuk sadece duygusal istismara ya da aynı zamanda fiziksel ve/ya cinsel istismara maruz kalıyor olabilir.

Fiziksel göstergeler: • Konuşma ya da diğer iletişim bozuklukları •Fiziksel gelişimin yavaşlaması • Çocukta var olan astım ya da alerji gibi bazı hastalıkların şiddetlenmesi • Madde bağımlılığı

Davranışsal göstergeler: • Alışkanlık bozuklukları (Parmak emme, sallanma vb. gibi) • Suç işleme de dahil olmak üzere anti-sosyal ve yıkıcı davranışlar • Nevrotik özellikler (Uyku bozuklukları, oyun oynamada tutukluluk) • Pasiflik ya da saldırganlık gibi aşırı davranışlar • Gelişimsel gecikmeler • Davranış bozuklukları (şikâyet etme, pasiflik, saldırganlık vb) • Aşırı uyum sorunları • Kendine zarar verici davranışlar ya da intihar düşünceleri

Unutmayın!
Çocuğun duygusal istismara maruz kaldığını fark etmek zor olabilir. Çünkü çocukta herhangi bir yara bere izi yoktur ya da çok düzgün bir biçimde giyinir ve beslenir. Ayrıca bunun normal olduğunu düşünen çocuk da duygusal istismara uğradığına dair herhangi bir açıklama yapmayabilir.
Duygusal göstergeler:•Sosyal ilişkilerini etkileme •Yaşının gerektirdiği şekilde davranamama

Bilişsel/Akademik göstergeler: Çocuğun öğrenme, algılama, dikkat yoğunluğu vb gibi becerilerinde düşüş

3-Cinsel istismar: Ebeveynlerin veya çocuğa bakmakla yükümlü olan yetişkinlerin, kendi cinsel isteklerini tatmin etmek için çocuğu kullanması, çocuk üzerinde güç kullanarak, çocuğu korkutarak, tehdit ederek, kandırarak veya ikna ederek çocukla cinsel yakınlık kurmaya çaba göstermesi ve cinsel haz almasıdır. Fiziksel temas içermeyen cinsel içerikli konuşma, teşhircilik, röntgencilik, çocuğa cinsel içerikli film vb. gösterme/izletme, cinsel ilişkiye tanık olmaya zorlama, çocukla cinsel ilişki kurma, çocuğa zorla dokunma, çocuğun dokunması için zorlama, çocuğa sürtünme, çocuğu pornografik yayınlarda kullanma, çocuğu fuhuşa veya evlenmeye zorlama cinsel istismar örnekleridir.

Sosyal medya ve çeşitli teknolojik uygulamalar aracılığıyla çocuğu kontrol etme ya da cinsel ve duygusal istismar etme amaçlı ilişki kurulması da oldukça yaygındır. İzinli veya izinsiz çocukla bu şekilde kurulan ilişki biçimleri istismardır.

Fiziksel göstergeler :• Yürüme ve oturmada zorluk çekme • Yırtılmış, lekeli veya kanlı iç çamaşırları. • Genital bölgede acı, şişkinlik, kızarıklık, kanama ya da kaşıntı. • İdrar yaparken acı çekme • Genital bölgenin dışında bereler, kanama ya da yırtılmalar olması • Cinsel yolla bulaşan hastalığın tespiti

Davranışsal göstergeler :• Uygun olmayan cinsel oyunlar veya ileri derecede cinsel bilgi sahibi olma ve rastgele cinsel ilişki kurma. • Histeri, duygularını kontrol edememe • Okulda beklenmedik zorlanmalar • Uzaklaşma ve depresyon • Kardeş rekabetinde aşırı üzülme • Akranlarla ilişkilerde zorluk ve onlarla ilişkiden çekinme • Kendi kendine sosyal tecrit oluşturma • Fiziksel temas veya yakınlıktan kaçınma • Ani ve aşırı kilo değişimi (zayıflama ya da şişmanlama) • Belli yerlerden ve kişilerden çok fazla korkma • Tanıdık bir yetişkinden kaçma ya da kaçınma davranışı sergileme • Çocuğun ifadesi

Duygusal göstergeler: Cinsel istismar, çocuğun güven duygusunun yıkılmasında çok büyük tahribatlara yol açar. Bundan başka, istismarcı çocuğu sürekli sessiz kalması için yönlendirir (bu bizim küçük sırrımız gibi) ya da tehdit eder. Bu yönlendirme çocuğun anlama kabiliyetini aşan bir durumdur. Çocuk bir dizi duygusal tepkiler verir: Kendine ve yakınlarına güvensiz davranma, içe kapanma, kendini suçlama (benim hatam), utanç, depresyon, kaygı, ruhsal gelgitler, öfke tepkileri, uyum problemleri gibi.

Bilişsel/Gelişimsel/Akademik göstergeler: • Öğrenme güçlüğü • Dağılmış ilgi-dikkat eksikliği • Akademik başarısızlık

Uzun ve kısa süreli psikolojik etkileri: • Travma sonrası stres bozukluğu gösterme • Kabuslar • Fobiler-korku tepkileri• Uyku bozuklukları • İçe kapanma • Dikkat eksikliği • Tuvalet alışkanlıklarında problemler, gerilemeler, gecikmeler• Aşırı fantezi kurma • Uyurgezerlik

Unutmayın!
Cinsel istismarın en güçlü göstergelerinden biri, çocuğun ifadesidir. Çocuk cinsel istismara uğradığını söylüyorsa, bunu ciddiye alın. Çocuğun iyiliği ve onu korumak için kuşkularınızı bir kenara bırakın.
Bir Çocuk İstismar Edildiğini Açıklarsa Çocukla Nasıl İletişim Kurulmalıdır?

  1. Çocukla bire bir konuşmak için özel bir mekan bulun. Bu mekan,konuşmanızın kesilmeyeceğinden emin olacağınız bir yer olsun.
  2. Siz masanın arkasında çocuk da karşınızda sandalyede oturmasın. Onu sakinleştirmek için çocuğun yanına oturun.
  3. Çocuktan izin almadan ona dokunmayın. İzinsiz dokunmanız ona istismar olayını hatırlatabilir.
  4. Çocuğu açıklıkla ve sakince dinleyin. Çocuk sizinle istismarı paylaşırken tepkileriniz hayati önem taşımaktadır. Bu esnada duygularınızı, mimiklerinizi ve beden dilinizi kontrol edin. Çocuğun size anlatacakları ve muayene sonucu görecekleriniz sizi şok edebilir. Gördüklerinizi ve duyduklarınızı sakin karşılayabilmeniz çocuğu desteklemek için önemlidir. Çocuğu dinleyin ve kendisi için önemli olan konuları siz herhangi bir soru sormadan anlatmasına izin verin. Tüm ilginizi çocuğa verin.

    Bazen çocuğun sizinle sır olarak paylaşmak istediği şey bir istismar olmayabilir. Ebeveynlerin boşanma süreci, ilişki problemi ve veya farklı nedenlerden dolayı yaşadığı ruhsal zorluklar olabilir. Yönlendirici olmadan kendini rahat ifade etmesine izin vermek gerekir.
  5. Çocuğun dilinden konuşun: Çocuğun anlayamayacağı kelimeleri kullanmayın. Çocuğun yaşadıklarını paylaşırken kullandığı kelimeleri kullanın. Bu özellikle cinsel istismarla ilgili konuşmalarda çok önemlidir: Çocuğa anlaşıldığı duygusunu yaşatır.
  6. Çocuğu yaşadığı olayları anlatması için cesaretlendirin: Yaşadığı olayları anlatması için ona destek olun fakat vermek istemediği ayrıntılar için asla zorlamayın, baskı yapmayın ve yönlendirmeyin.
  7. Çocuk yaşadıklarını sizinle paylaşırken ona şunları söyleyin: “ Sana inanıyorum”, “Bana söylediğine çok memnun oldum”, “Bu senin hatan değil”, “İstismar doğru bir şey değil”.
  8. Çocuğa açıklama yaparak mümkünse çocukla görüşmenizi kaydedin: Çocuğun anlattığı olayları ve kelimeleri yazın. Eğer bu çocuğu olumsuz etkileyecekse veya etkiliyorsa devam etmeyin.
  9. Çocuğu, yaşadığı istismarı paylaştığı için takdir edin. Eğer çocuk dolaylı bir şekilde istismardan söz ediyorsa (örneğin; birinin başına geldi gibi), çocuğu yaşadıklarını anlatması yönünde teşvik edin.
  10. İstismarı bildirmek için okul/kuruluş ya da yerel çocuk koruma kurumlarına/ yetkililere ( rehber öğretmene) haber verin.
  11. Gizliliğe saygı gösterin: İstismar olayını okulda bu konuda sorumlu kişi dışında başka biriyle konuşmayın. Bunu böyle yapacağınızın bilgisini çocuğa da verin.
Çocuğa Yönelik İstismarın Farkına Varmak Neden Zordur?

Çocuğa yönelik istismarın farkına varılamamasının nedenleri arasında şunlar sayılabilir:

  • Çocuğa yönelik fiziksel istismarının faillerinin % 75’i ebeveynler, % 15’i diğer akrabalardır.(1) Bu nedenle, çocuğu sağlık kuruluşuna getiren kişi, aynı zamanda çocuğa şiddet uygulayan kişi olabilir. Şiddet uygulayan kişi, çocuktaki fiziksel hasarın nedenini anlatırken, istismarı gizlemeye çalışır.
  • Toplumun aile ve cinsellikle ilgili tabulaşmış düşüncelerinin olması, çocukların yaşadıkları istismarı kimseyle paylaşamamalarına ve sessiz kalmalarına yol açar. “Aile kutsaldır”, “Cinsellik ayıptır”, “Büyük sözü dinlenir” gibi toplumsal ahlaki söylemler istismara maruz kalan çocuğu susturur, şiddet uygulayan kişiyi ise güçlendirir.
  • Şiddet uygulayan kişi, çocuğun sessiz kalması, yaşadıklarını kimseye anlatmaması için çocuğa baskı uygulayabilir, onu tehdit edebilir (sevdiği kişilere zarar vermekle, öldürmekle, yurda göndermekle vb) ve korkutabilir. Çocuk, yaşadıklarını anlatırsa, şiddet uygulayan kişi tarafından cezalandırılmaktan korkabilir.
  • Çocuk, istismar nedeniyle kendini suçlu hissedebilir. İstismarın, hak ettiği bir ceza olduğunu ve kendi davranışlarının bir sonucu olduğunu düşünebilir.
  • Şiddet uygulayan kişi, çocuğu etkilemek ve yönlendirmek için çocuğun kendini özel hissetmesini sağlamaya çalışabilir. Çocukla ilgilenir, iltifat eder, çocuğun ihtiyaçlarını önemsiyormuş gibi davranabilir. Bu nedenle, çocuğun kafası karışır.
  • İstismar, çocuğun içine kapanmasına neden olabilir. Dışarıdan gözlemlendiğinde çocukta belirgin şekilde olumsuz/problemli davranış ve tutumlar görülmeyebilir. Bu durumda, çocuğa bakmakla yükümlü olan veya çocukla çalışan yetişkinler(Öğretmen, rehber öğretmen, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, pedagog vb), çocuğun istismara maruz kaldığını düşünmeyebilirler, çocuğun içine kapanıklığını doğru yorumlamayabilirler, çocuğun verdiği gösterdiği değişikliği gözden kaçırabilirler. Çocuk içine kapanarak utanç, suçluluk, öfke gibi yoğun duygularını bastırmaya çalışıyordur. İstismar, çevresindeki yetişkinler tarafından fark edilmediğinde çocuk çaresiz kaldığı için böyle davranmak zorunda kalır.
  • İstismara maruz kalmış bir çocukla çalışan (Örneğin, öğretmen, rehber öğretmen, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, pedagog) yetişkinlerin istismarı tanıyabilecek yeterli farkındalıkları ve eğitimleri olmayabilir, bağlı oldukları kurumun süreci doğru işleteceğine güven duymayabilirler veya toplum, aile, cinsellik konularında sahip oldukları tabuları nedeniyle istismarı görmezden gelebilirler, çocuktan yana davranmayabilirler.
Çocuk İstismarından / İhmalinden Kuşkulanıyor ya da Bunu Biliyorsanız Neler Yapabilirsiniz?

  • Bir çocuğun istismara maruz kaldığına tanık olmuş veya bunu duymuşsanız ya da mesleğiniz (Doktor, sosyal hizmet uzmanı, rehber öğretmen, öğretmen, aile hekimi, psikolog, okul müdürü vb ) nedeniyle size başvurulmuşsa , öncelikle bunu KESİNLİKLE CİDDİYE ALMALISINIZ! İSTİSMARIN DURDURULMASI VE ÇOCUĞUN KORUNMASI, YASAL BİR ZORUNLULUKTUR. (2)
  • 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’na göre bildirim yükümlülüğü olan meslek elemanları (öğretmen, doktor, hemşire, sosyal hizmet uzmanı, polis vb) dışında da her birey çocuk istismar şüphesini bildirebilir, bildirmelidir. Bildirim bir suçlama değildir; düşüncenin dile getirilmesi ve çocuğun durumunun soruşturulup değerlendirilmesi için yapılmış bir taleptir.
  • Kimliğinizi açıklamayı istemeyebilirsiniz, fakat kimliğinizi açıklamanız ihbarınızın daha güvenilir ve daha yararlı olmasını sağlayabilir.
  • Çocuğun ihmal edildiğini ancak istismar edilmediğini ve ailesinin/bakım verenlerin; ekonomik/sosyal yetersizlikler nedeniyle çocuğa yeterli bakım sağlayamadıklarını gözlemliyor olabilirsiniz. Bu durumda da aileye destek alabileceği kurumların bilgisini verebilirsiniz. Ancak ailenin ihmal davranışları devam edebileceği için “başvuru merkezleri” ne bildirebilirsiniz. Böylece yetkililerin sosyal inceleme yapması ve çocukla ilgili inceleme başlatmasını sağlamış olursunuz.
  • Çocuk şube Müdürlüğü’nde çocuğun ifadesinin kamera eşliğinde ve pedagog/psikolog ve avukat eşliğinde alınması CMK 236. maddede yer almaktadır. Bu konuda çocukla birlikte giden kişinin ısrarcı olması, yasaları hatırlatması gerekebilir. Kamera yok ise en yakın kamerası olan çocuk şube müdürlüğüne gönderilmesi veya savcılıktan Çocuk İzleme Merkezi’nde (ÇİM) çocuğun ifadesinin alınmasını istemek gerekmektedir. Bu yöntem çocuğun sadece bir kez ifadesinin alınmasını, defalarca ifade vererek tekrar travma yaşamasının önüne geçmek için çok önemlidir.
  • CMK 236. Maddesi’nin 2.ve 3. Bentleri’ne göre:

    (2)İşlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş çocuk veya mağdur, bu suça ilişkin soruşturma veya kovuşturmada tanık olarak bir defa dinlenebilir. Maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunluluk arz eden haller saklıdır.

    (3) Mağdur çocukların veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş olan diğer mağdurun tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulur. Bunlar hakkında bilirkişilere ilişkin hükümler uygulanır.
Kimler İstismar Bildiriminde Bulunabilir?

  • Tanık olan her birey
  • Öğretmen
  • Sağlık personeli
  • SHÇEK personeli
  • Müftülük personeli
  • Muhtar, kaymakam, vali
  • Polis, Jandarma
  • Meslek örgütleri
  • Sivil Toplum kuruluşu çalışanları
  • Aile bireyleri
  • Çocuğun kendisi
Çocuk İstismarı veya İhmalini Nasıl İhbar Edebilirsiniz?

Eğer bir çocuğun zarar gördüğünden şüpheleniyorsanız, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ya da çocuk polisi/karakollar, cumhuriyet savcıları ve çocuk izlem merkezi olan hastane ve kurumlarla iletişime geçerek ihbar edin. Çocuğun ihtiyaç duyabileceği destekleri, bu konuda yetki ve sorumluluğu olan görevlilerin vermesine aracı olun.

İstismarı, aşağıda yer alan “başvuru merkezleri” başlığı atındaki birimlere ihbar edebilir, mümkünse gerekli yerlere çocuğun ulaşımını sağlayabilir veya çocuğu götürebilecek güvenilir bir yetişkini yönlendirebilirsiniz. Bu başvuru merkezlerinde ya da hastanelerde gerekli görüşmelerin yapılmasının ardından görevli kişiler istismarı savcılığa bildirir. Çocuğun istismar edildiği ortamdan ve istismarcıdan uzaklaştırılması ve güvenliğinin sağlanması en öncelikli adımdır.

İstismarı Bildirmek İçin Aradığınızda Aşağıdaki Özel Bilgiler Sorulabilir (Bu soruların bildiğiniz kadarına yanıt verebilirsiniz, herhangi bir kanıt sunmak zorunda değilsiniz):

  • Çocuğun adı ve yerleşimi
  • Şüpheli failin adı ve çocukla yakınlık derecesi
  • İstismar veya ihmale ilişkin neler gördüğünüzü veya duyduğunuzu
  • İstismar hakkında bilgisi olan diğer kişilerin adları
  • Sizin adınız ve telefon numaranız
!Çocuk istismarı ve ihmali konusunda ihbar edilen ailelere, bildirimde bulunanların adları açıklanmaz.
Cinsel İstismardan Şüpheniz Var Ama İhbardan Önce Danışmanlık Almak İstiyorsanız

Ön inceleme (Sosyal İnceleme ve Adli Tıp Uzmanı ile ön görüşme) yapılması için çocuğu Çocuk İzleme Merkezi’ne (ÇİM) götürebilir ya da götürülmesini sağlayabilirsiniz. Eğer şüphe doğrulanırsa ÇİM savcılığa haber verir, doğrulanmazsa çocuk psikiyatrisi ve Sosyal Hizmetleri arar. (3)

Cinsel İstismar ile İlgili Doğrular ve Yanlışlar (4)

YANLIŞDOĞRUÇocukların hayal güçleri çok geniştir. O nedenle, cinsel istismarı uydururlar.Çocuklar bu konuda yalan söylemezler. İlk kural çocuğa inanmak olmalıdır.Sadece düşük sosyo-ekonomik düzeyden gelen, evden kaçan, ihmal edilen çocuklar cinsel istismara uğrar. Her sosyo-ekonomik düzeyden ve her sosyo-kültürel gruptan gelen çocuklar, cinsel istismara maruz kalabilir. Parklar, ıssız sokaklar, karanlık yerler, boş inşaat alanları tehlikeli bölgelerdir ve istismar buralarda gerçekleşir.İstismarın olduğu yer, genellikle ev, mahalle, okul, ev ile okul arasındaki yol gibi çocuğun içinde bulunduğu yakın çevredir.İstismar eden kişiler çoğunlukla yaşlı, yabancı, kötü görünüşlü erkeklerdir.İstismar eden kişiler çoğunlukla 20-40 yaşları arasında, tanıdık, evli ve çocuklu erkeklerdir.



Başvuru merkezleri:

  • ALO 183 (Sosyal Destek Hattı): 7 gün 24 saat hizmet vermektedir.
  • ALO 155 (Polis)
  • En yakın çocuk polis şubesi
  • Jandarma çocuk ve kadın kısım amirliği 156
  • Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) (0212 4041500) : ÇİM’ler,her il için ayrı olmak üzere, Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler, kurumlar bünyesinde kurulması planlanan, cinsel istismara uğrama şüphesi altındaki mağdur çocukların ifade alma, adli muayene ve diğer her türlü soruşturma işlemlerinin tek merkezde yapılması için planlanan yerlere verilen addır. Bu merkezde çocuk işlemler bitene kadar ihtiyaç halinde bir gece misafir edilebiliyor. Burada barınma, beslenme, giyim, sağlık ve güvenlik ihtiyacı karşılanabiliyor.
ÇİM’de Adli tıp uzmanı, psikolog, psikolojik danışman, sosyal hizmet uzmanı, hemşireden oluşan bir ekip vardır. Ayrıca çocuk psikiyatristi ve çocuk hekimi de hizmet vermektedir. Başvuru ve ihbar durumunda çocuk amirlikleri ve savcılık kanalıyla ÇİM’lere yönlendirilme yapılması önerilmektedir.

Ancak ÇİM’ler henüz tüm şehirlerde ve hastanelerde bulunmamaktadır. İstanbul’da şu an işler durumda olan ÇİM’ler aşağıdaki gibidir:

  • Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi 0212 4041500
  • Bakırköy Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi 02124091515 (2656)
  • Şişli Etfal Hastanesi ÇİM 02123735396/97
Çocukları İstismardan Korumak ve Çocuk İstismarıyla Mücadele Etmek İçin Neler Yapılmalı?

  • Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 1990 yılında imzalandı ve Sözleşme 1995’te yürürlüğe girdi. Sözleşmenin temel ilkeleri, ayrım gözetmeme, çocuğun yüksek yararı, yaşama ve gelişme hakkı, katılım hakkıdır. Türkiye, Sözleşmede belirtilen hakların ulusal yasalar tarafından korunmasıyla yükümlüdür. Ayrıca Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin eki niteliğindeki BM Çocuk Haklarına dair Sözleşmenin Başvuru Usulüne İlişkin İhtiyari Protokolü’nü, 24 Eylül 2012 tarihinde imzalamış, Protokolün onaylanmasına ilişkin kanun tasarısı hazırlanmış ancak halen onaylamamıştır. Protokole taraf olan ülkeler çocuk haklarına ilişkin ihlallerde bulunması durumunda BM’ye bireysel olarak şikayet edilebilecektir. Bu ise, çocuk haklarının korunması için önemli bir uluslararası başvuru mekanizması olacaktır.
  • 2005 yılında yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu da, korunma ihtiyacı olan, suça sürüklenen çocukların korunmasına ve haklarının güvence altına alınmasına ilişkin temel ilkeleri, koruyucu ve destekleyici tedbirleri düzenlemektedir.
  • Devletin yetkili kurumlarının çocuk ihmalini ve istismarını önleme konusunda ulusal eylem planı olmalı, başta devlet kurumları olmak üzere denetleme, izleme mekanizması olmalıdır. Çocuk odaklı, eşit, bilimsel, laik politika yapılmasını teşvik ederek koruyucu, önleyici, destekleyici çalışmalar sürdürmelidir.
  • Çocuğun çevresindeki yetişkinlerin çocuğa sevgi ve ilgi gösterirken çocuğun beden sınırlarına saygı duyması gerekir. Çocuk; birini öpmesi, kucağına oturması, sarılması için zorlanmamalı, çocuğun bedeninin çocuğa ait olduğu kabul edilmeli ve bu, çocuğa hissettirilmelidir.
  • Çocuklar ve gençler; cinsellik, kendi bedenlerini koruma, iyi ve kötü dokunuşu ayırt etme, yardım isteme, kendini ifade etme konularında desteklenmeli, bilgilendirilmelidirler. Çocuklara, beden sınırlarını koruma ve kim olursa olsun “hayır” deme hakkına sahip olduğu söylenmelidir. Bu konuda çocuklara, ailelere, topluma yönelik çocuk hakları, pozitif ebeveynlik, cinsel eğitim, cinsel sağlık, cinsiyet eşitliği gibi eğitimler sürekli uygulanmalıdır.
  • Psikolojik danışmanlık ve rehberlik, psikoloji, sosyoloji, çocuk gelişimi, öğretmenlik, aile ve tüketici bilimleri ve sosyal hizmet alanlarında eğitim alan öğrencilerin çocuk istismarı, ihbar prosedürü konusunda bilgilendirilmesi ve farkındalıklarının artırılması gereklidir.
  • Sosyal medya, telefon, tablet gibi dijital araçlar genellikle yabancılar tarafından çocukları istismar etme amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır. Yetişkinler bu dijital araçların güvenli kullanımıyla ilgili çocukları bilgilendirmelidir. Gerekirse bu bilgileri eğitim kurumları, toplum merkezleri, danışmanlık merkezlerinden talep etmelidirler.
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
Çocuk Cinsel İstismarı
Çocuğun aile dışından bir yetişkin ya da yaş ve gelişim bakımından kendisinden en az 6 yaş büyük bir çocuk tarafından cinsel haz amacıyla kullanılmasıdır. Bu kullanma cinsel ilişkiye zorlama şeklinde olabileceği gibi cinsel organını teşhir etme, çocuğu cinsel organlarını göstermeye zorlama, dokunma, cinsel içerikte görüntüler izletme şeklinde olabilmektedir. Cinsel istismarın her şekli çocuğa birçok açıdan zarar verir. Ancak güvenilen ve bilinen biri tarafından istismara uğramak çocuk için daha ağır sonuçlara yol açabilmektedir.



İstismarın kanunen evlenilmesi mümkün olmayan kişiler arasında gerçekleşmesi durumu ise Ensest olarak tanımlanır. Ensest olgusunun yaşandığı ailelerin genelde sahip oldukları bazı özellikler mevcuttur. Bunlar arasında fakirlik, alkol ve madde kullanımı, boşanma durumu,cinselliğin tabu olması, evde hasta bir ebeveynin varlığı, ebeveyn kontrolünün yetersizliği, enseste uğrayan çocuğun zeka veya fiziksel geriliğe sahip olması gibi etmenler sayılabilir. Ensest vakalarının ortaya çıkarılması toplumsal baskı ve aile bütünlüğünün bozulma endişesi gibi faktörler nedeniyle diğer istismar vakalarına göre daha yüksek oranda gizli tutulmaktadır. Ülkemizdeki ensest vakalarının büyük bir çoğunluğu da gizleme eğilimi nedeniyle ortaya çıkarılamamaktadır.



İstismara uğrayan çocukların yaklaşık %70’nin yaşları 2-10 arasındadır. İstismarcıların %96’sı erkek; %80’i de çocuğun tanıdığı birisidir. İstismara uğrayan çocukların cinsiyet farkları ise yok denecek kadar azdır. Yani hem kız hem erkek çocuklar hemen hemen aynı oranda cinsel istismara uğramaktadır.



Bilindiği üzere çocukları özellikle okul çağından sonra sürekli kontrol altında tutmak mümkün olmamaktadır. Cinsel istismar gizli bir eylem olduğundan çevre tarafından da kolaylıkla fark edilmez. Ailenin çocukla sağlıklı bir ilişki içinde olması çocuktan haberdar olmak adına önemlidir. Cinsel istismara uğrayan çocuklar ebeveynlerine (genelde annelerine sözel olan ve sözel olmayan birtakım mesajlar) verebilirler. Örneğin; “…. Abi değişik çamaşırlar giyiyor”, “beni bakıcımla yalnız bırakmayın”, “okuldaki tuvalete gitmekten korkuyorum”, kendimi kirli hissediyorum”, “nasıl hamile olunur”, “arkadaşım tacize uğradığını söylemiş ama ailesi ona inanmamış”… gibi ifadeler kullanıyorsa çocuğunuzu mutlaka dinleyin ve konuyu kapatmasını istemeyin, kesinlikle geçiştirmeyin.



Çocuğun bunu açıklaması durumunda bunu öğrenen ebeveynin/kişinin öfke, korku, panik duygularına kapılması çok olağan, fakat çocuğun özellikle öfke duygusunun kendine yönelik olduğunu düşünmemesi adına mümkün mertebe soğukkanlılıkla konuşmasını bitirmesini çok önemlidir. Aksi takdirde istismarın varlığının veya boyutunun ortaya çıkması engellenmiş olabilir. Özellikle çocuğa “neden” sorusuyla başlayan “neden dikkat etmedin”, “neden sakladın”, “neden engellemedin”, “neden oraya gittin” gibi sorular yöneltmeyin.



Size bir şeyler anlatmaya çalıştığını fark ederseniz kimsenin sizi duymayacağı ve konuşmanın bölünmeyeceği bir ortama geçin ve çocuğun göz seviyesinde oturarak onunla aktif iletişime geçin. Ona kızmayacağınız ve inanacağınız konusunda güven verin. İfade etmesini engelleyen duygusunu anlamaya çalışarak önce bu konuda onu rahatlatın. Soğukkanlı davranmanız çocuğun daha ayrıntılı konuşmasına olanak sağlar. Herhangi bir istismar sezmeniz durumunda konuşması için onu cesaretlendirecek ve rahat ifade etmesine olanak sağlayabilecek; “sana inanıyorum”, bu senin hatan değil”, “utanılacak bir şey yapmadın”, gibi ifadeler kullanın.



Bunu kimseyle paylaşmaması konusunda çocuğu uyarın. Bunu sizinle paylaştığı için ona teşekkür edin. Siz de gizli tutacağına teminat verin fakat gerekirse yetkililere bildireceğinizi söyleyin.



ÇOCUKTA CİNSEL İSTİSMARI DÜŞÜNDÜRECEK DURUMLAR

Sosyal geri çekilme

Kendisine dokunulduğunda aşırı tepki verme

Gece kâbuslarının başlaması veya artması

Okul başarısızlığı

Yaşına uygun olamayan cinsel davranışlar sergilemesi

Enürezi (alt ıslatma)

Parmak emme davranışı

Aşırı suçluluk duygusunun dışavurumu

Güvensizlik duygusunun başlaması veya artması

Korkular

Yemeye karşı isteksizlik gelişmesi

Sık sık banyo yapma isteği

Uyku bozuklukları

Cinsel içerikli oyun oynamada artış gözlenmesi

Cinsel söylemlerin başlaması veya artması



CİNSEL İSTİSMARA UĞRAMIŞ ÇOCUKLARDA İLERİ YAŞALARDA GÖRÜLEBİLECEK SORUNLAR

Psikolojik: Depresyon. Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Borderline Kişilik Bozukluğu, Çoklu Kişilik Bozukluğu, Sosyal Fobi, Madde Kötüye Kullanımı, Cinsel İşlev Bozuklukları, İntihar düşüncesi veya girişimi.

Sosyal: Güvensizlik, arkadaş edinememe, evlilik ve cinsellikle ilgili olumsuz düşünceler, kendi çocuğunu istismar etme eğilimi, uyum problemleri.



Cinsel istismar sadece fiziksel teması içermediğinden yukarıda bahsedilen belirtilerden bir veya birkaçı her türlü istismarda görülebilecek sorunlardır. Bu sorunların şiddeti ise; istismarın sıklığı, istismarcının tanıdık olması, fiziksel zorlamanın varlığı, istismarın uzun süreli olması, engelleyemediğine yönelik suçluluk duygusu gibi etmenler ile artabilmektedir.

Tüm bu sorunların tedavisinin mümkün olmasına karşın her şeyden önce yapılması gereken şey çocuğu istismardan korumak ile çocuğa yaşına ve gelişim düzeyine göre korunma yollarını öğretmektir. Bunun için çocuğa aile içinde verilen “mahremiyet eğitimi” büyük önem taşır.



Mahremiyet Eğitimi’nin altın kuralı; Bedenim Bana Aittir

*) Dört yaş itibariyle çocuğa bedenin kendine ait olduğu, özel bölgelerine kimsenin izinsiz dokunmaması gerektiği bilinci verilmelidir. Aile bireylerinin çocuğu öperken dahi -her defasında olmasa da- izin istemesi çocuktaki bu bilinci geliştirir. Örneğin çocuğun üzerini değiştirirken ne yapacağınızı ona ifade edip hızlı veya öfkeli biçimde bu eylemleri gerçekleştirmeyin. Sizin çocuğa böyle davranmanız durumu normal karşılamasına ve dışarıdan gelecek böyle bir davranışa da tepkisiz kalmasına neden olur.

*) Tuvalet temizliğini çocuk kendi yapacak yaşa gelene kadar anne yapmalı okulda ise bakıcı abla veya öğretmeni dışında kimsenin yapmamasına özen gösterilmelidir. Herkesin özel bölgesini görme ve buralara dokunma izni olmadığını bilmelidir.

*) Çocuk giyinirken kapı tıklanmalı; evde bu sınırların net olması gereklidir.

*) Uygunsuz kıyafetle çocuğun yanında durulmamalıdır.

*) Banyo yapılırken kapının kapalı tutulması, çocuğu siz yıkıyorsanız bile “nasılsa çocuk” demeyip diğer aile bireylerine açık şekilde olmaması çocuğun mahremiyet duygusunun gelişmesine neden olacak diğer bir etmendir.

*) Çocukların özellikle dört yaşından itibaren evde çırılçıplak gezmesine müsaade edilmemelidir. Bu davranış çocuğun başka yerlerde kıyafetinin olmamasından rahatsız olmasına neden olacaktır. Aynı şeklide bedenin kendine ait ve özel olduğu bilinci yerleşecektir.

*) Çocuklar dudaklarından öpülmemeli, çocuk istediğinde ise bunun çocuklarla yapılmaması gereken bir davranış olduğu ifade edilmelidir.

*) Çocuklar başkalarının yanında giydirilip soydurulmamalı, başka bir odada kapı kapatılarak yapılmalıdır.
 

Fineas

Epik
Kullanıcı
Katılım
14 Mar 2018
Mesajlar
4,287
Tepkime puanı
4,885
Puanları
0
Konum
İzmir
Cinsiyet
Erkek
Arkadaş bari cocuk istismarcılarını idam edin ~
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
İDAM VE HADIMIN CAYDIRICILIĞI TARTIŞMALI’
Son dönemde yaşanan çocuk istismarı vakalarını üzülerek takip ettiğini belirten Eren şöyle konuştu:
“Biz doktorlar, bir sorunu ele aldığımız zaman, sorunun kendisi üzerinden değil onu ortaya çıkaran nedenlere daha çok kafa yorarız. Yani tamam bir infial yaratan olay var, üzerine gitmemiz lazım ama istismarı yaratan, cinsel veya fiziksel şiddete yol açan asıl nedenleri ele almamız gerekiyor. İdamın, kimyasal hadımın caydırıcılığı çok tartışmalı. Ama bunun yerine toplumda bu davranışlar neden oluyor bunun üzerinde durmak lazım. Tabii ki çözüm aramak zorundayız ama ceza diyince benim aklıma aslında idam veya kimyasal hadım yerine ağırlaştırılmış müebbet, ömür boyu toplumdan tecrit edilme geliyor. Bunun daha etkili olabileceğini düşünüyorum.”
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
AİLE İÇERİSİNDE ÇOCUKLARIN HER ŞEYİ KONUŞABİLECEĞİ BİR İKLİM YARATILMALI’
Aile içerisindeki iletişimin önemine değinen Eren şöyle devam etti:
“Ülkemizde özellikle cinsel alanda hiçbir eğitim verilmediği düşünülür. Aslında veriliyor. Doğru cinsel bilgi verilmeyerek, saklanarak, ayıplanarak zaten bir eğitim verilmiş oluyor. O zaman çocuk ‘Cinselliğin ‘c’sinden bile bahsetmemem lazım’ mesajını alıyor. Oysa en sağlıklı aile, evinde çocuklarının her şeyi konuşabileceği bir iklim yaratan ailedir. Anne babalar çocukların cinsellikle ilgili her sorduğu sorunun cevabını ya da nasıl cevaplanacağını bilemeyebilirler. Soruları yok saymak ya da çocuğu terslemek yerine “Bunu bilmiyorum, birlikte araştıralım” denilebilir. Okul konusunda ise Avrupa’ya baksınlar. Bu konu anaokulundan, kreşlerden başlıyor.”
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
‘CİNSELLİĞİ GÜNAH KAVRAMIYLA ELE ALMAK ÇOCUĞU İSTİSMARIN İÇİNE ATMAKTIR’
Çıplaklığın tahrik unsuru olmadığını dile getiren Eren, “Yapılan çalışmalar da bunu söylüyor. En büyük cinsel organ zihinsel dünyamızdır. Kadın erkek aynı toplumda, masada, kanepede oturmalı. Aynı halayda omuz omuza olmalı. Harem selam kavramını ele almamız lazım. Bunu güncellememiz lazım. Siz evde cinselliği hiç konuşmazsanız, günah kavramıyla ele alırsanız, çocuğunuzu direkt istismarın içine atmış oluyorsunuz. Zaten cinsel eğitimin en büyük faydası nedir? Cinsel istismara, cinsel şiddete karşı çocuğun kendini koruyacak önlemler almasını sağlamaktır. Bu cinsel şiddeti uygulayanların hepsi 'pedofiliktir' demek de doğru olmaz. Sonuç olarak, benim bu ülkede gözlemlediğim, cinsellikle ilgili çok ciddi bir sınav veriyoruz
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
HASTALIK DEMEK İSTİSMARI MASUMLAŞTIRIYOR’
Disiplinler arası bir çalışmayla toplumun her kesiminin el atması gereken bir konu olduğuna dikkat çeken Eren, “Hastalık demek işi masumlaştırıyor. Bilimsel çalışmalar bu duruma hastalık, hatta parafili demiş ama çocuklar yardım çağrısı isteyemeyecekleri bir yerde bu durumlarla karşılaşıyorlar. İstismarcılar genelde yakalanarak ortaya çıkıyorlar. Bu suçu planlı bir organizasyon şeklinde yapıyorlar; akıl hastaları böyle planlı programı şekilde yapmaz. Yani hastalık demek tartışmalı bir konudur. Konuyla ilgili mücadele ve bilinçlendirme sürecine başta devlet, siyasetçiler, hukukçular, tıpçılar, eğitimciler, psikiyatristler, psikologlar, sosyologlar, yani herkes dahil olmalı. Bu ciddi bir insanlık dramıdır
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
‘ÇOCUK YAŞTA EVLİLİKLER DE İSTİSMARLA BİRLİKTE ELE ALINMALI’
Çocuk yaşta zorla evliliklerin de istismar olduğunu vurgulayan Eren, “Bütün bunlara karşı cezai önemler almayı amaçlarken, ‘çocuk gelin’ kavramı da bu kapsam içine alınmalıdır. 'Çocuk gelin' kavramı, ‘Çocuk cinsel bir nesne olabilir’ algısını oluşturmuyor mu? O zaman bir şeyi ele alırken, ona ortam hazırlayıcı noktaları ve iklimi dikkate almadan sonuca ulaşamayız
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
İhmal ve istismar deyince ilk akla gelen cinsel istismar kavramı olur. Belki de en büyük yanılgımız bu. Esasında gözden kaçırdığımız şey ihmal ve istismarın farklı türlerinin varlığından haberdar olmamamızdır. Halbuki duygusal, fiziksel, ekonomik, sağlık vb. açılardan da ihmal ve istismara uğrarız ama bunların belirgin bir şekilde bizde yarattığı kayıpları veya yıpratıcı etkileri dile getirmeyiz. Bunları hayatın içinde yaşanılan doğal zorluklar veya bilinçsizliklerin, çaresizliklerin bize getirdiği şeyler olarak görür ve bunları, normal karşılar, tahammül eder, katlanır ve hatta bunlara katlanabilmenin güç göstergesi olduğunu varsayarız. Ve buralarda yaptığımız kanıksamalar, tamiri çok daha zor olan cinsel istismarın, cinsel tacizlerin kapımızı çalmasına sebep olur. Bu konudaki kırılma noktası ise; her türlü ihmal ve istismara karşı mücadele edebilmenin, en yıkıcı ihmal ve istismarların yaşanmasına en büyük engel ve önlem teşkil edeceğinin bilinmesidir.

Biz büyürken:
“Büyüğünün vurduğu yerde gül biter”di, “Sırrını söyleme dostuna o da gider söyler dostuna”ydı, “Bir tek sen yaşamadın herkes yaşadı” normalleştirmeleriydi. Dahası da var... “Sabret gönül bir gün elbet”ti, “Ben daha ne çile, dertlere yolcuyum”du, “Kızını dövmesen dizini döversin”di, “Korkak ol sağ ol” gibi normalleştirilen acılar karşısında yanmaz tavaydık ki o tavanın da yanabileceği duruma kadar getirdik kendimizi. Ve “yandık”. Ama bu sefer de sustuk, belli etmedik, sakladık, korktuk, görmezden geldik. Günah keçisi yaratmak değil amacımız ancak masum olmadığımızı da kabul etmenin bundan sonraki çözümlerde önemli rol oynayacağını düşünmeliyiz.

KENDİMİZDEN BAŞLAYALIM
Çocuklarımızı korumakla ilgili biz yetişkinlerin yapabileceği birçok şey var. Önce kendi çocukluğumuzda yaşamış olduğumuz ihmalleri ve istismarları iyi analiz edebilmeli ve bunu çocuklarımıza yaşatmamak için kendimizi eğitmeliyiz. Onları korumanın bin bir yolu olduğunu bilmeli ve bu bin bir yolu öğrenmek için çaba sarf etmeliyiz. Onlara, kendilerini tanımanın, kendilerini ifade etmenin önemini, özel ve biriciklikleri konusunda farkındalığı yaşatmalıyız. Çocuk haklarını, insan haklarını, hayvan haklarını öğretmeliyiz. Onları büyütürken biz de yeniden büyüyebilmeliyiz. Onları korumakla görevli tüm kurum ve kuruluşlarla ilgili mevzuatı ve işleyişi takip etmeli eksikliklerin giderilmesi konusunda talepkar olmalıyız.

Ülkemizde, istismara ve ihmale uğramış çocuklarımıza yönelik olarak, koruyucu, destekleyici birçok tedbirin alındığını görmekteyiz ancak daha yolun çok başında olduğumuzu söyleyebiliriz. İstismar ve ihmalin ortaya çıkarılmasından, ihbar aşamasına, sorgulama süreçlerinden, mahkeme süreçlerine kadar birçok noktada eksikliklerin varlığını kabul etmeli ve bunları gidermenin yollarını aramalıyız. Bu eksikliklerle, çocuğumuzu korumaya çalışırken yıpratıcı ve yıkıcı etkiler yaratabildiğimizi fark etmeli ve bunları en aza indirmenin yollarını aramalıyız.


Mevcut uygulamalarda, kurumlararası eşgüdümlü çalışmanın en büyük eksiklik olduğunu gözlemlemekteyiz. Aile, okul, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve bunların ilgili birimleri arasında iş birliğinin, organizasyonun ve haberleşmenin nitelikli yapılmasının, çocuğumuzun korunması konusunda en etkili yöntemlerin başında geldiğini söyleyebiliriz.

Çocuklarımızın yaşadığı mağduriyetin boyutları ne olursa olsun, her durumda tüm kurumlarımızla titiz bir birliktelikle hareket edilerek onların geleceğe güvenle bakabilmesi ve en erken zamanda bu gücü elde edebilmeleri için uğraş vermeliyiz.
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi yaptığı açıklamada, Eylül ve Leyla’nın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan kayıp vakalarının çocuk istismarını yeniden görünür ve tartışılır hale getirdiğini belirtti. Sorunun çözümü için önerilen yöntemlerin kalıcı çözümüne fayda sunmaktan uzak olduğu dile getirilen açıklamada, “Ülkemizde çocuğa yönelik şiddet ve istismar vakıalarının sürekli artarak devam ediyor olması biz çocuk hakları savunucularını kaygılandırmaktadır” denildi.

HER YIL KAYIP ÇOCUK SAYISI ARTIYOR
Açıklamada, TÜİK verileri üzerinden şu rakamlar paylaşıldı: 2008-2016 yılları arasında resmi olarak kayıp başvurusu yapılan çocuk sayısı 104.531’e ulaşmıştır. Ailelerine kavuşturulan çocukların sayısının yer almadığı istatistiklere göre, 2008 yılında 4 bin 517, 2009 yılında 5 bin 81, 2010 yılında ise 8 bin 81 çocuk kayboldu. Kayıp çocuk sayısının çift hanelere çıktığı 2011 yılında 10 bin 67, 2012 yılında 12 bin 474, 2013 yılında 16 bin 218, 2014 yılında 18 bin 696, 2015 yılında 17 bin 706 ve 2016 yılında ise 11 bin 691 çocuk kayıp olarak bildirildi. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere; kayıp çocuk sayısı her yıl artarak devam etmektedir.”

İDAM ÇÖZÜM DEĞİL
Çocuğun korunmasında ailelerin üzerine düşen sorumluluklarla birlikte devletinde pozitif yükümlülüklerin olduğu belirtilen açıklamada, “Yaşanan son vakıalarla yıllardır dile getirdiğimiz üzere; devletin pozitif yükümlülüğüne uygun politikalar geliştiremediği gerçeği bir kez daha açığa çıkmıştır. Çocuk ihmal ve istismarı ile mücadeleye sadece hukuki ve cezai boyutuyla bakıp kalıcı çözüm üretmek mümkün değildir. Bu sorun alanına, başta ilgili kamu kurumları olmak üzere toplumun tüm dinamiklerini kapsayacak şekilde bilinçli ve sistematik bir program dahilinde yürütülecek çalışmalarla çözüm aranmalıdır. Her şartta karşı olduğumuz idam cezasının özellikle de kabul etmeyeceğimiz bir tarzda sürekli çocuk ihmal ve istismar vakıalarıyla birlikte gündemleştirilmesi, sorunun çözümünü cezai yaptırımlara hapsetmenin yanı sıra çocuk ihmal ve istismarının başka bir türüne dönüşmektedir.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ SIRALADILAR
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi çocuk ihmal ve istismarı ile mücadele için kalıcı çözüm için hayata geçirilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:

♦ Meclis’te kurulması önerilen çocuk hak ihlallerine ilişkin komisyonların hızlıca kurulması,


♦ Yıllardır bekletilen Çocuğa Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı'nın uygulanmaya başlanması,

♦ Bu alanda çalışan sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmalar yürütülmesi ve bu çalışmaların kamu idaresi tarafından desteklenmesi,

♦ Evrensel değerlere uygun, bilimsel, çocuk hak ve özgürlüklerini ve çocuğun üstün yararını esas alan hukuk güvenliğinin sağlandığı yöntemler belirlenmelidir,

♦ Çocuğa dönük şiddeti önleme planları hazırlanmalıdır,

♦ Çocuk ihmal ve istismarını önleyici çalışmaların yanı sıra bu tür davranışlarla karşı karşıya bulunan çocukların tedavisini amaçlayan programlar hazırlamalıdır,


♦ Ailelerin, çocuk gelişimi ve psikolojisi konularında da bilinçlendirilmesinin yanı sıra çocukla ilişkide bulunan tüm kişi, kurum ve kuruluşların, çocuk hakları konusunda bilinçlendirilmesi için Aile temelli, Okul temelli ve Toplum temeli programlar hazırlanmalıdır,

♦ Çocuğun ekonomik sömürüsünün engellenmesi için ekonomik eşitsizlik ortadan kaldırılmalıdır,

♦ Devletin pozitif yükümlülüklerini tekrar hatırlatarak, Çocuğun her türlü ihmal ve istismardan korunması için sorunun anlamsız ve politik tartışmalardan arındırılarak sorunun bütün yönleriyle değerlendirilerek kalıcı çözümü için kamu otoritesini ve ilgili tüm kurum ve kuruluşları gerekli çalışmaları yapmak üzere göreve davet ediyoruz.
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
Uzman Psikolog Elif Efsun Tatar, ailelerin çocuğun mahremiyetine saygı duyması gerektiğini belirterek, “Bizim kültürümüzde şöyle bir şey var; birisi çocuğu öpmek ister, ama çocuk istemez, ancak aile ısrarla ‘Öpsün, o senin teyzen’ der. Bu doğru bir şey değil çünkü çocuğun vücudu kendisine aittir ve o isterse öpmeli, isterse sarılmalıdır. Çocuk şunu bilmelidir; ‘Ben istemediğim zaman kimse bana sarılamaz, kimse beni öpemez’ bunu çocuklarımıza anlatmamız lazım” dedi.

Uzman Psikolog Elif Efsun Tatar, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde son günlerde sıkça meydana gelen kayıp çocuk vakaları ve çocuk istismarlarının, aileler ve çocuklar üzerinde korku ve endişeye yol açtığına dikkat çekerek, duyulan kaygıların nasıl giderileceği yönünde tavsiyelerde bulundu. Tatar, çocukların televizyonda bu tür haberlere sürekli maruz kaldıklarını, ailelerin öncelikli görevinin çocuklarını bu tür haberlerden uzak tutmak olduğunu belirterek, “2 yaşın altındaki çocuklar hiçbir şekilde televizyon izlememeli. Daha büyük yaştaki çocuklar da aileleriyle birlikte televizyon izlemeli” dedi.
 
Üst
Alt