Üyelerin Sesinden ŞİİR ler

Minikçe

Well-known member
HanımZade
Katılım
11 May 2017
Mesajlar
9,662
Tepkime puanı
11,973
Puanları
113
Konum
..
Cinsiyet
Kadın
@Gizem
Canım arkadaşım yeniden gelip omuzuma dokunan canımm ..Yüreğine sağlık


s-73962a8e8973a39b11cb40f5f909e9e52a483e67.gif
 

lastsamurai

Yasaklı Üye
Yasaklı
Katılım
17 Mar 2018
Mesajlar
648
Tepkime puanı
739
Puanları
0
Yaş
42
Cinsiyet
Erkek
Bazen karşınızdaki insanı öyle çok seversiniz ki tüm benliğinizle adanırsınız ona. Bir kez sevmek yetmez, birkaç kez daha seversiniz. Doya doya seversiniz, her haliyle seversiniz. Cüzdanınızdan sizden habersiz para çalsa, aynı yere yine para koyarsınız alması için. İşte öyle çok seversiniz...
Bu şiirimde bir sevgilinin her halinin defalarca ve defalarca nasıl sevilebileceğini anlatmaya çalıştım dizelerimle.

Bu şiirde farklı bir teknik kullandım. Şiiri dinlerken geri planda duyacağınız tüm sesleri ben yerleştirdim şiire.

Hikaye:
Penceresi açık, perdesi savrulan boş bir odada gece masasına kağıt çıkarıp kalemle sevgilisine şiir yazan hasta bir adamın sevgilisini ne kadar çok sevdiğini ona anlatmaya çalıştığına şahit olacaksınız. Aslında bu şiir adamın son dizeleri. Adam şiiri yazıp tamamladığında kadın kapıyı açar, içeri girer, adama yaklaşır, biraz bakıp tabancasını çıkarır ve adamı kalbinden tam üç kez vurup gerisin geriye kapıyı açıp, çıkıp gider.
Videoda, arka planda gördüğünüz kadın, az önce o sevgilisini vurup, sonra bir takside, boş sokaklarda ne yaptığını bilmeden gezen kadındır...
Videoyu 2 kez izlerseniz hikayenin tadını daha fazla alırsınız.
İlki hikayeyi idrak , ikincisi ise mantık Teyidi için...

(Şiir çoktan bitmiş ancak gerçek bir ilişki kesitidir)


BeN SeNi GüNDe Üç KeZ SeVDiM SeVGiLi

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, bilinçsizliğinin şuurunda
Öğlen, resmiyet kokan ağzında
Akşam, yüzünün yorgunluğunda

Öyle ya

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Almış başını giderken gözlerinin rengi
Kavuşurken tozla karışıp göğe
Gözümdeki yağmurun seli

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, dudaklarının yadına düşürdüğün günaydın diyişini

Öğlen, evinize giden sıkıcı kaldırımlar eşliğinde
Bir ekmek soğana sıkıştırdığın aceleci sesini

Akşam, günün tüm yorgunluğunu bir kanepenin üzerine yıkıp
Ben geldim aşkım diyişini

Bu yüzden sevgili
Yaparsan beni kalbimden üç kez vur

Öldüreceksen
gün aydınlığımı, sesini, aşkını

Peki

Ölmek için illa yaralanmak mı gerekir sevgili
Bir insanı, yalnız başına izlenen bir gök yüzü de öldüremez mi?..

Sadece bıçak yarası mı kesik bir acı tadı verir insana
Boş bir yastık kokusu da bu tarife denk gelmez mi?

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, uğurlarken önceki geceye düşen suretini
Öğlen, su değdirirken dudağına, aç kalmış bir fesleğeni

Akşam, ölen kelebeklerin, örterken üzerini

Yaparsan beni kalbimden üç kez vur sevgili
Çünkü günde üç kez
Sevdim ben seni...
 

Minikçe

Well-known member
HanımZade
Katılım
11 May 2017
Mesajlar
9,662
Tepkime puanı
11,973
Puanları
113
Konum
..
Cinsiyet
Kadın
Yine yenidennn
@lastsamurai her seferinde şaşırtıyorsun.Çok tşk lerrr
Bazen karşınızdaki insanı öyle çok seversiniz ki tüm benliğinizle adanırsınız ona. Bir kez sevmek yetmez, birkaç kez daha seversiniz. Doya doya seversiniz, her haliyle seversiniz. Cüzdanınızdan sizden habersiz para çalsa, aynı yere yine para koyarsınız alması için. İşte öyle çok seversiniz...
Bu şiirimde bir sevgilinin her halinin defalarca ve defalarca nasıl sevilebileceğini anlatmaya çalıştım dizelerimle.

Bu şiirde farklı bir teknik kullandım. Şiiri dinlerken geri planda duyacağınız tüm sesleri ben yerleştirdim şiire.

Hikaye:
Penceresi açık, perdesi savrulan boş bir odada gece masasına kağıt çıkarıp kalemle sevgilisine şiir yazan hasta bir adamın sevgilisini ne kadar çok sevdiğini ona anlatmaya çalıştığına şahit olacaksınız. Aslında bu şiir adamın son dizeleri. Adam şiiri yazıp tamamladığında kadın kapıyı açar, içeri girer, adama yaklaşır, biraz bakıp tabancasını çıkarır ve adamı kalbinden tam üç kez vurup gerisin geriye kapıyı açıp, çıkıp gider.
Videoda, arka planda gördüğünüz kadın, az önce o sevgilisini vurup, sonra bir takside, boş sokaklarda ne yaptığını bilmeden gezen kadındır...
Videoyu 2 kez izlerseniz hikayenin tadını daha fazla alırsınız.
İlki hikayeyi idrak , ikincisi ise mantık Teyidi için...

(Şiir çoktan bitmiş ancak gerçek bir ilişki kesitidir)


BeN SeNi GüNDe Üç KeZ SeVDiM SeVGiLi

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, bilinçsizliğinin şuurunda
Öğlen, resmiyet kokan ağzında
Akşam, yüzünün yorgunluğunda

Öyle ya

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Almış başını giderken gözlerinin rengi
Kavuşurken tozla karışıp göğe
Gözümdeki yağmurun seli

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, dudaklarının yadına düşürdüğün günaydın diyişini

Öğlen, evinize giden sıkıcı kaldırımlar eşliğinde
Bir ekmek soğana sıkıştırdığın aceleci sesini

Akşam, günün tüm yorgunluğunu bir kanepenin üzerine yıkıp
Ben geldim aşkım diyişini

Bu yüzden sevgili
Yaparsan beni kalbimden üç kez vur

Öldüreceksen
gün aydınlığımı, sesini, aşkını

Peki

Ölmek için illa yaralanmak mı gerekir sevgili
Bir insanı, yalnız başına izlenen bir gök yüzü de öldüremez mi?..

Sadece bıçak yarası mı kesik bir acı tadı verir insana
Boş bir yastık kokusu da bu tarife denk gelmez mi?

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, uğurlarken önceki geceye düşen suretini
Öğlen, su değdirirken dudağına, aç kalmış bir fesleğeni

Akşam, ölen kelebeklerin, örterken üzerini

Yaparsan beni kalbimden üç kez vur sevgili
Çünkü günde üç kez
Sevdim ben seni...
 
A

AyLa

Guest
Bazen karşınızdaki insanı öyle çok seversiniz ki tüm benliğinizle adanırsınız ona. Bir kez sevmek yetmez, birkaç kez daha seversiniz. Doya doya seversiniz, her haliyle seversiniz. Cüzdanınızdan sizden habersiz para çalsa, aynı yere yine para koyarsınız alması için. İşte öyle çok seversiniz...
Bu şiirimde bir sevgilinin her halinin defalarca ve defalarca nasıl sevilebileceğini anlatmaya çalıştım dizelerimle.

Bu şiirde farklı bir teknik kullandım. Şiiri dinlerken geri planda duyacağınız tüm sesleri ben yerleştirdim şiire.

Hikaye:
Penceresi açık, perdesi savrulan boş bir odada gece masasına kağıt çıkarıp kalemle sevgilisine şiir yazan hasta bir adamın sevgilisini ne kadar çok sevdiğini ona anlatmaya çalıştığına şahit olacaksınız. Aslında bu şiir adamın son dizeleri. Adam şiiri yazıp tamamladığında kadın kapıyı açar, içeri girer, adama yaklaşır, biraz bakıp tabancasını çıkarır ve adamı kalbinden tam üç kez vurup gerisin geriye kapıyı açıp, çıkıp gider.
Videoda, arka planda gördüğünüz kadın, az önce o sevgilisini vurup, sonra bir takside, boş sokaklarda ne yaptığını bilmeden gezen kadındır...
Videoyu 2 kez izlerseniz hikayenin tadını daha fazla alırsınız.
İlki hikayeyi idrak , ikincisi ise mantık Teyidi için...

(Şiir çoktan bitmiş ancak gerçek bir ilişki kesitidir)


BeN SeNi GüNDe Üç KeZ SeVDiM SeVGiLi

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, bilinçsizliğinin şuurunda
Öğlen, resmiyet kokan ağzında
Akşam, yüzünün yorgunluğunda

Öyle ya

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Almış başını giderken gözlerinin rengi
Kavuşurken tozla karışıp göğe
Gözümdeki yağmurun seli

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, dudaklarının yadına düşürdüğün günaydın diyişini

Öğlen, evinize giden sıkıcı kaldırımlar eşliğinde
Bir ekmek soğana sıkıştırdığın aceleci sesini

Akşam, günün tüm yorgunluğunu bir kanepenin üzerine yıkıp
Ben geldim aşkım diyişini

Bu yüzden sevgili
Yaparsan beni kalbimden üç kez vur

Öldüreceksen
gün aydınlığımı, sesini, aşkını

Peki

Ölmek için illa yaralanmak mı gerekir sevgili
Bir insanı, yalnız başına izlenen bir gök yüzü de öldüremez mi?..

Sadece bıçak yarası mı kesik bir acı tadı verir insana
Boş bir yastık kokusu da bu tarife denk gelmez mi?

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, uğurlarken önceki geceye düşen suretini
Öğlen, su değdirirken dudağına, aç kalmış bir fesleğeni

Akşam, ölen kelebeklerin, örterken üzerini

Yaparsan beni kalbimden üç kez vur sevgili
Çünkü günde üç kez
Sevdim ben seni...


@lastsamurai
Şimdiye kadar dinlediğim en güzel Şiir okuyanlardansın. Bildiğim kadarıyla da kendi kaleminden dökülen sözler.
Yüreğine Kalemine ve Sesine sağlık
Bizlerle paylaştığın için teşekkür ederim
 

lastsamurai

Yasaklı Üye
Yasaklı
Katılım
17 Mar 2018
Mesajlar
648
Tepkime puanı
739
Puanları
0
Yaş
42
Cinsiyet
Erkek
@lastsamurai
Şimdiye kadar dinlediğim en güzel Şiir okuyanlardansın. Bildiğim kadarıyla da kendi kaleminden dökülen sözler.
Yüreğine Kalemine ve Sesine sağlık
Bizlerle paylaştığın için teşekkür ederim
Çoook çok teşekkür ederim @AyLa hanım . bu güzel sözleriniz beni gerçekten memnun etti. mutlu oldum :)
evet, ekleyeceğim ve eklediğim tüm şiirler bana ait. hiç başkalarının şiirini seslendirmedim zaten.

tekrar teşekkürler efenim :)
 
A

AyLa

Guest
Çoook çok teşekkür ederim @AyLa hanım . bu güzel sözleriniz beni gerçekten memnun etti. mutlu oldum :)
evet, ekleyeceğim ve eklediğim tüm şiirler bana ait. hiç başkalarının şiirini seslendirmedim zaten.

tekrar teşekkürler efenim :)


Asıl ben teşekkür ederim Sevgili @lastsamurai
O halde ne mutlu bana ;)
Ama elbette ki sadece incelik olsun diye yazmiyorum.
Gerçekler bunlar
O halde bir daha ki Şiir de görüşmek üzere ;)
 

BeLLa

New member
HanımZade
Katılım
7 Mar 2018
Mesajlar
345
Tepkime puanı
851
Puanları
0
Yaş
33
Cinsiyet
Kadın
Bazen karşınızdaki insanı öyle çok seversiniz ki tüm benliğinizle adanırsınız ona. Bir kez sevmek yetmez, birkaç kez daha seversiniz. Doya doya seversiniz, her haliyle seversiniz. Cüzdanınızdan sizden habersiz para çalsa, aynı yere yine para koyarsınız alması için. İşte öyle çok seversiniz...
Bu şiirimde bir sevgilinin her halinin defalarca ve defalarca nasıl sevilebileceğini anlatmaya çalıştım dizelerimle.

Bu şiirde farklı bir teknik kullandım. Şiiri dinlerken geri planda duyacağınız tüm sesleri ben yerleştirdim şiire.

Hikaye:
Penceresi açık, perdesi savrulan boş bir odada gece masasına kağıt çıkarıp kalemle sevgilisine şiir yazan hasta bir adamın sevgilisini ne kadar çok sevdiğini ona anlatmaya çalıştığına şahit olacaksınız. Aslında bu şiir adamın son dizeleri. Adam şiiri yazıp tamamladığında kadın kapıyı açar, içeri girer, adama yaklaşır, biraz bakıp tabancasını çıkarır ve adamı kalbinden tam üç kez vurup gerisin geriye kapıyı açıp, çıkıp gider.
Videoda, arka planda gördüğünüz kadın, az önce o sevgilisini vurup, sonra bir takside, boş sokaklarda ne yaptığını bilmeden gezen kadındır...
Videoyu 2 kez izlerseniz hikayenin tadını daha fazla alırsınız.
İlki hikayeyi idrak , ikincisi ise mantık Teyidi için...

(Şiir çoktan bitmiş ancak gerçek bir ilişki kesitidir)


BeN SeNi GüNDe Üç KeZ SeVDiM SeVGiLi

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, bilinçsizliğinin şuurunda
Öğlen, resmiyet kokan ağzında
Akşam, yüzünün yorgunluğunda

Öyle ya

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Almış başını giderken gözlerinin rengi
Kavuşurken tozla karışıp göğe
Gözümdeki yağmurun seli

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, dudaklarının yadına düşürdüğün günaydın diyişini

Öğlen, evinize giden sıkıcı kaldırımlar eşliğinde
Bir ekmek soğana sıkıştırdığın aceleci sesini

Akşam, günün tüm yorgunluğunu bir kanepenin üzerine yıkıp
Ben geldim aşkım diyişini

Bu yüzden sevgili
Yaparsan beni kalbimden üç kez vur

Öldüreceksen
gün aydınlığımı, sesini, aşkını

Peki

Ölmek için illa yaralanmak mı gerekir sevgili
Bir insanı, yalnız başına izlenen bir gök yüzü de öldüremez mi?..

Sadece bıçak yarası mı kesik bir acı tadı verir insana
Boş bir yastık kokusu da bu tarife denk gelmez mi?

Ben seni günde üç kez sevdim sevgili
Sabah, uğurlarken önceki geceye düşen suretini
Öğlen, su değdirirken dudağına, aç kalmış bir fesleğeni

Akşam, ölen kelebeklerin, örterken üzerini

Yaparsan beni kalbimden üç kez vur sevgili
Çünkü günde üç kez
Sevdim ben seni...
Nefesinize sağlık çok güzel bir paylaşım olmuş
 

lastsamurai

Yasaklı Üye
Yasaklı
Katılım
17 Mar 2018
Mesajlar
648
Tepkime puanı
739
Puanları
0
Yaş
42
Cinsiyet
Erkek
Bu şiirimde yine serüven devam ediyor.
Hikaye:
Kızın bir önceki şiirde adamı öldürmesinin sebebi adamın, yani sevgilisinin çok hasta olmasından dolayı çok acı çekiyor olması ve sevigilisinden bunu istemiş olmasıydı. Dün bunu yazmayı unutmuşum. Bu bölümde kız adamı öldürdüğü için canı çok yanıyor ve sağ iken kıza yazdığı şiirlerden birisini alıyor kız, mezarına gidiyor , toprağa sarılıyor ve bu şiiri hem okuyor hem ağlıyor. Belki biraz hüzünlendiricem sizi bu şiirde ama hüzün ve şiir birbirini tamamlayan unsurlardır. ben derim ki "Mutlu Adam Şiir Yazmaz!"

(Çok önceden yazdığım, yine biten bir kaçınılmaz sona nazır şiirdi... )

İyi Seyirler...

Cennetim

Sen bana özledim dedin
"Ben sana özeldim" dedim
Sen Aşk ve Gurura Hayrandın
Ben Aşkına ve Gururuna

Ellerini uzattın bir gün, elveda dedin
Gitme dedim ardından
Gitme!

Kanım daha çok kesti yaralarımı
Yok olurken sıcaklığın avuçlarımda
Saçlarına takılan hüznün
Düşerken bir bir yanağıma
Üşüdüm, yerinde esen yelde
Çok üşüdüm
Issız kaldığım teninde

Hani gittin ya
Git!

Salıveriyorum şimdi ardından
Büyüttüğüm boşluğunu yüreğimden
Acı, çığlık çığlığa bir acı yükseliyor
Sana yazdığım dizelerin düşlerinden

Sıyırsana giderken parmaklarımı
Teninin utangaç belinden
Yokluğun çarptı beni sevdiğim
Sersemliğim sensizlikten

Hani gittin ya; gitmek zor seni bırakıp derken
Cesedimi sol yanından toprağa verirken
Saçların bir meltem ile savrulurken
Karanlık suretini gözlerimden silerken
Bir gün son veda için geleceksin
Ben uzanmış seni beklerken

Özledim deme bana
Toprağıma göz yaşını hiç dökmediysen
Ellerini diriltip semaya
Mekanıma cennet istemediysen...

Ama Şimdi bana sen gelsen
Senden gayrı cennet istemedim ben

Elveda...
 

Minikçe

Well-known member
HanımZade
Katılım
11 May 2017
Mesajlar
9,662
Tepkime puanı
11,973
Puanları
113
Konum
..
Cinsiyet
Kadın
Dağıttın yine @lastsamurai ne diyim bilemedim Yüreğine sağlık
Bu şiirimde yine serüven devam ediyor.
Hikaye:
Kızın bir önceki şiirde adamı öldürmesinin sebebi adamın, yani sevgilisinin çok hasta olmasından dolayı çok acı çekiyor olması ve sevigilisinden bunu istemiş olmasıydı. Dün bunu yazmayı unutmuşum. Bu bölümde kız adamı öldürdüğü için canı çok yanıyor ve sağ iken kıza yazdığı şiirlerden birisini alıyor kız, mezarına gidiyor , toprağa sarılıyor ve bu şiiri hem okuyor hem ağlıyor. Belki biraz hüzünlendiricem sizi bu şiirde ama hüzün ve şiir birbirini tamamlayan unsurlardır. ben derim ki "Mutlu Adam Şiir Yazmaz!"

(Çok önceden yazdığım, yine biten bir kaçınılmaz sona nazır şiirdi... )

İyi Seyirler...

Cennetim

Sen bana özledim dedin
"Ben sana özeldim" dedim
Sen Aşk ve Gurura Hayrandın
Ben Aşkına ve Gururuna

Ellerini uzattın bir gün, elveda dedin
Gitme dedim ardından
Gitme!

Kanım daha çok kesti yaralarımı
Yok olurken sıcaklığın avuçlarımda
Saçlarına takılan hüznün
Düşerken bir bir yanağıma
Üşüdüm, yerinde esen yelde
Çok üşüdüm
Issız kaldığım teninde

Hani gittin ya
Git!

Salıveriyorum şimdi ardından
Büyüttüğüm boşluğunu yüreğimden
Acı, çığlık çığlığa bir acı yükseliyor
Sana yazdığım dizelerin düşlerinden

Sıyırsana giderken parmaklarımı
Teninin utangaç belinden
Yokluğun çarptı beni sevdiğim
Sersemliğim sensizlikten

Hani gittin ya; gitmek zor seni bırakıp derken
Cesedimi sol yanından toprağa verirken
Saçların bir meltem ile savrulurken
Karanlık suretini gözlerimden silerken
Bir gün son veda için geleceksin
Ben uzanmış seni beklerken

Özledim deme bana
Toprağıma göz yaşını hiç dökmediysen
Ellerini diriltip semaya
Mekanıma cennet istemediysen...

Ama Şimdi bana sen gelsen
Senden gayrı cennet istemedim ben

Elveda...
 

lastsamurai

Yasaklı Üye
Yasaklı
Katılım
17 Mar 2018
Mesajlar
648
Tepkime puanı
739
Puanları
0
Yaş
42
Cinsiyet
Erkek
Ve kadın her şeyini yitirdiği için artık bu kentten gitmek ister. Çantasından öldürdüğü sevgilisinin şiirlerinden birini çıkarıp okuyarak... Soğuk bir metro koltuğunda, yapayalnız... ( ben şiirleri amatör kaydediyorum. düzgün bir mikrofon ya da ses sistemim yok, o yüzden sesler kötü geliyor olabilir, bu durum için özür dilerim)

Bir Şeyler Gidiyor



Bir şeyler gidiyor bir şeyler
Sinsi ve zamansız
Bir şeyler kopup gidiyor göçe
Takılıp hüznün kanadına
Mavinin turuncu tan göğsüne...
Bak!
Bu sabah da rüzgar estikçe çarpıyor kokum tenine
Siniyor duru bir aşk eline, yüzüne
Ki çoktan saat bir, en çok da senin azlığın
Bankta oturuyor tüm hiçliklerin
Bendeki acılarının en kötü provasını yaparken
Şu çıplak ağaç dalları
 

lastsamurai

Yasaklı Üye
Yasaklı
Katılım
17 Mar 2018
Mesajlar
648
Tepkime puanı
739
Puanları
0
Yaş
42
Cinsiyet
Erkek
Bir Aşk kazası
(Kız çantasından sevgilisinin sağ iken yazdığı yeni bir şiiri çıkarır ve okur. Şiir aslında sevgilisiyle yaşadıklarını anlatmaktadır yine...)

(Bu şiirim biraz uzundur ancak eğer dinlerseniz ruhunuza iyi geleceğine eminim...)



Platonik bir sevdanın mihenk taşı bakışların
Gözlerime sürtündükçe değerimi kazıyan
Ne kadar kısa kesersen çehreni yüzümden
O kadar acıtır beni uyku vaktindeki bu hezeyan

Keşke hiç gidiyorum yazmasan
Gülmese yokluğun ardından halime
Ellerini ovuşturmasa zaman sinsice
Gecelerim sabahına kalmasa gebe

Silsen sonra dizelerimin gözlerini
Cebinde gizlediğin son umudunla
Uğuldayan bakışların kulağıma endeksli
Solumdaki oksijen azlığın hat safha

Oturup adını ezber yapsam
Göğsümdeki yoksul karanlığında
Yüzüme dökülen saçların olsa gülüşümün manzarası
Gözümdeki mülteci esmer bakışlarına inatla

Dudaklarım yıkılsa birden yanağına
Önüme çektiğin nemli duvarların avuçlarıma
Ben arkandan bakarken solgun son kez
Yüzüne ensenden bakmak da varmış hatırda
Ve akşamdan kalma şu donuk saçlarında
Gidişini anlatan dalgalı bir sinema

Sen bilmezsin, bir ay tozu dökülmüş dudaklarına
Yakamozların parlaması bu yüzden sen konuştukça
Başını yaslamışken omuzlarımın yalnızlığına
Kollarını ödünç bırak lütfen boynuma
İnancım kalbindeki umudun parmak uçlarında

Hatırlar mısın?
Bir aşk kazasında çarpıştı kalplerimiz
Kokunda asılı kaldı sonra tenim
Kalbimi katlayıp avucuna sıkıştırdım sonra
Kötü günlerinde kullanırsın belki dedim
Atma

Şimdi
Martılar uçursam gözlerine doğru diyorum
Gözbebeğindeki o gölün tam ortasına
Bana ikimizin ayrılığını çiz hadi tam burada
Terli avucum tual olsun bu oyuna
Tırnaklarındaki yırtıcılık eski bir fırça

Soğuk sözlerin çarptı sıcağıma
Yağdı yağacak yanağımdan aşağıya
Ben bir şatonun tam altında
Açmışken avuçlarımı sakındığın saçlarına
Rapunzel bile ağlardı buna

Bir kırlangıcı uçuruyorken ben omuzlarında
Saçlarına takılıp öldü çığlıklarla
Cesedini bir meltem aldı sonra
Ruhu bir dilek ağacında asılı kaldı dualarla

Sus
Akmasın ağzından böyle yalnızlığın kahrı
Parmaklarına bulaşmış bak saçlarımın ıssızlığı
İğde toplasın bırak çocuklar sesinden yine
Güle Oynaya
Yırt artık tenindeki ayrılığı

Sevemezsin en güzel nakaratlarda
Bilmeden aşkın sekiz notasını
Bırak öğreteyim göğüne
Gökkuşağındanki renkerin sırasını

Vur köklerini kalbime
Yeşillesin can suyum filizlesin damarlarını
Kanım yürümeli artık boş sokaklarına
Kaldırımların beklerken sönük sokak lambasını

Özlemin dilimin ucunda
Yapraklar intihar ederken dalından toprağa
Hazandır belki bu saygısızlığın ortak adı
Kısık sesin uğurlarken kollarımı

Bir yağmurun kokusu geliyor gelince sen
Gidince toprak kokusu, inceden
Ay ışığı düşüyor sesine sonra
İyi geceler diyor kendi kaleminden

Uykuya dalıyor bir rüya kalbimde
Sana çiçekli günaydınlar cebimde
Vazoda nefesin karanfil sureti
Öperek uyandırılmış bir hediye

Bir sümbül ol baharın doğurduğu
Reyhan koksun bakışların gönlüme
Saçlarını parmaklarımla topla
Yamacından öteleme

Sev emri versin kalbine artık
Gözlerimin köşesine düşen bakışların
Neden dölleyemiyor sesimdeki çığlık kulağını
Nitekim düşük yapıyor adımızı dudakların

Yağmurda bir kadın düşün
Esmer, uzun saçlı
Ayaklarını çıkarmış
Elinde takunyaları

Ben seni hiç görmedim ki rüyamda
Sen salınarak yürürken kordonda
Kordonda seni anlat en iyisi sen bana
Hatıra kalsın kenarını büktüğün sayfada
Bir de çıkarken adımı unuttuğun
Konaktaki bir tramvay koltuğunda

Ve anlat
Denize bakarken ne düşlersin
Bundan bahset biraz da
Gün batışına nasıl gülümsediğini mesela
Sonra geçen bir vapura el salla
Yaşamı simitten ibaret sayan martılarla
Güneş vedalaşırken ufukla , batmaya yakın
Öp yanağından denizi, o esmer ağzınla

Görüyorum
Aç bir sırtın yokuşundan düşmüş düz saçların
Yorgun düşmüş bu ağırlıktan omuzların
Göz altlarında fosil tuz birikintileri
Haberini veriyor eski bir vahanın
Çatlamış yatağı, kurumuş bir ırmağın

Şimdi kollarını uzat bana
Elinin mavisiyle göğüme karış
Koynumdaki mısranın dizine yatır başını
İçimdeki aşkla yarış

Sabaha kalsın mahmur her anın
Gözlerimin içinde uyusun bakışların
Ve unutma, üşürüm
Sakın uyanmasın

Hangi kelmeyi kaldırsam
Nasılsa altında senin adın
Bu dizelerin şuuru
Elbette ki senin sancın...
 

Minikçe

Well-known member
HanımZade
Katılım
11 May 2017
Mesajlar
9,662
Tepkime puanı
11,973
Puanları
113
Konum
..
Cinsiyet
Kadın
@lastsamurai kahvemi aldım oturdum dinliyorum.Yine/yeniden şahane
Ve kadın her şeyini yitirdiği için artık bu kentten gitmek ister. Çantasından öldürdüğü sevgilisinin şiirlerinden birini çıkarıp okuyarak... Soğuk bir metro koltuğunda, yapayalnız... ( ben şiirleri amatör kaydediyorum. düzgün bir mikrofon ya da ses sistemim yok, o yüzden sesler kötü geliyor olabilir, bu durum için özür dilerim)

Bir Şeyler Gidiyor



Bir şeyler gidiyor bir şeyler
Sinsi ve zamansız
Bir şeyler kopup gidiyor göçe
Takılıp hüznün kanadına
Mavinin turuncu tan göğsüne...
Bak!
Bu sabah da rüzgar estikçe çarpıyor kokum tenine
Siniyor duru bir aşk eline, yüzüne
Ki çoktan saat bir, en çok da senin azlığın
Bankta oturuyor tüm hiçliklerin
Bendeki acılarının en kötü provasını yaparken
Şu çıplak ağaç dalları
 

Minikçe

Well-known member
HanımZade
Katılım
11 May 2017
Mesajlar
9,662
Tepkime puanı
11,973
Puanları
113
Konum
..
Cinsiyet
Kadın
her şiir bir öncesini geride bırakıyor.Çok tşk ler @lastsamurai
Bir Aşk kazası
(Kız çantasından sevgilisinin sağ iken yazdığı yeni bir şiiri çıkarır ve okur. Şiir aslında sevgilisiyle yaşadıklarını anlatmaktadır yine...)

(Bu şiirim biraz uzundur ancak eğer dinlerseniz ruhunuza iyi geleceğine eminim...)



Platonik bir sevdanın mihenk taşı bakışların
Gözlerime sürtündükçe değerimi kazıyan
Ne kadar kısa kesersen çehreni yüzümden
O kadar acıtır beni uyku vaktindeki bu hezeyan

Keşke hiç gidiyorum yazmasan
Gülmese yokluğun ardından halime
Ellerini ovuşturmasa zaman sinsice
Gecelerim sabahına kalmasa gebe

Silsen sonra dizelerimin gözlerini
Cebinde gizlediğin son umudunla
Uğuldayan bakışların kulağıma endeksli
Solumdaki oksijen azlığın hat safha

Oturup adını ezber yapsam
Göğsümdeki yoksul karanlığında
Yüzüme dökülen saçların olsa gülüşümün manzarası
Gözümdeki mülteci esmer bakışlarına inatla

Dudaklarım yıkılsa birden yanağına
Önüme çektiğin nemli duvarların avuçlarıma
Ben arkandan bakarken solgun son kez
Yüzüne ensenden bakmak da varmış hatırda
Ve akşamdan kalma şu donuk saçlarında
Gidişini anlatan dalgalı bir sinema

Sen bilmezsin, bir ay tozu dökülmüş dudaklarına
Yakamozların parlaması bu yüzden sen konuştukça
Başını yaslamışken omuzlarımın yalnızlığına
Kollarını ödünç bırak lütfen boynuma
İnancım kalbindeki umudun parmak uçlarında

Hatırlar mısın?
Bir aşk kazasında çarpıştı kalplerimiz
Kokunda asılı kaldı sonra tenim
Kalbimi katlayıp avucuna sıkıştırdım sonra
Kötü günlerinde kullanırsın belki dedim
Atma

Şimdi
Martılar uçursam gözlerine doğru diyorum
Gözbebeğindeki o gölün tam ortasına
Bana ikimizin ayrılığını çiz hadi tam burada
Terli avucum tual olsun bu oyuna
Tırnaklarındaki yırtıcılık eski bir fırça

Soğuk sözlerin çarptı sıcağıma
Yağdı yağacak yanağımdan aşağıya
Ben bir şatonun tam altında
Açmışken avuçlarımı sakındığın saçlarına
Rapunzel bile ağlardı buna

Bir kırlangıcı uçuruyorken ben omuzlarında
Saçlarına takılıp öldü çığlıklarla
Cesedini bir meltem aldı sonra
Ruhu bir dilek ağacında asılı kaldı dualarla

Sus
Akmasın ağzından böyle yalnızlığın kahrı
Parmaklarına bulaşmış bak saçlarımın ıssızlığı
İğde toplasın bırak çocuklar sesinden yine
Güle Oynaya
Yırt artık tenindeki ayrılığı

Sevemezsin en güzel nakaratlarda
Bilmeden aşkın sekiz notasını
Bırak öğreteyim göğüne
Gökkuşağındanki renkerin sırasını

Vur köklerini kalbime
Yeşillesin can suyum filizlesin damarlarını
Kanım yürümeli artık boş sokaklarına
Kaldırımların beklerken sönük sokak lambasını

Özlemin dilimin ucunda
Yapraklar intihar ederken dalından toprağa
Hazandır belki bu saygısızlığın ortak adı
Kısık sesin uğurlarken kollarımı

Bir yağmurun kokusu geliyor gelince sen
Gidince toprak kokusu, inceden
Ay ışığı düşüyor sesine sonra
İyi geceler diyor kendi kaleminden

Uykuya dalıyor bir rüya kalbimde
Sana çiçekli günaydınlar cebimde
Vazoda nefesin karanfil sureti
Öperek uyandırılmış bir hediye

Bir sümbül ol baharın doğurduğu
Reyhan koksun bakışların gönlüme
Saçlarını parmaklarımla topla
Yamacından öteleme

Sev emri versin kalbine artık
Gözlerimin köşesine düşen bakışların
Neden dölleyemiyor sesimdeki çığlık kulağını
Nitekim düşük yapıyor adımızı dudakların

Yağmurda bir kadın düşün
Esmer, uzun saçlı
Ayaklarını çıkarmış
Elinde takunyaları

Ben seni hiç görmedim ki rüyamda
Sen salınarak yürürken kordonda
Kordonda seni anlat en iyisi sen bana
Hatıra kalsın kenarını büktüğün sayfada
Bir de çıkarken adımı unuttuğun
Konaktaki bir tramvay koltuğunda

Ve anlat
Denize bakarken ne düşlersin
Bundan bahset biraz da
Gün batışına nasıl gülümsediğini mesela
Sonra geçen bir vapura el salla
Yaşamı simitten ibaret sayan martılarla
Güneş vedalaşırken ufukla , batmaya yakın
Öp yanağından denizi, o esmer ağzınla

Görüyorum
Aç bir sırtın yokuşundan düşmüş düz saçların
Yorgun düşmüş bu ağırlıktan omuzların
Göz altlarında fosil tuz birikintileri
Haberini veriyor eski bir vahanın
Çatlamış yatağı, kurumuş bir ırmağın

Şimdi kollarını uzat bana
Elinin mavisiyle göğüme karış
Koynumdaki mısranın dizine yatır başını
İçimdeki aşkla yarış

Sabaha kalsın mahmur her anın
Gözlerimin içinde uyusun bakışların
Ve unutma, üşürüm
Sakın uyanmasın

Hangi kelmeyi kaldırsam
Nasılsa altında senin adın
Bu dizelerin şuuru
Elbette ki senin sancın...
 
Üst
Alt